Kadına şiddetin önlenmediği Türkiye’de bir kadın daha ahlaksız bir saldırıya uğradı. Hem de 77 milyonun önünde yayın yoluyla yapıldı bu saldırı. Namusuna dil uzatılan kadın Meral Akşener. Milletin iradesinin tecelli ettiği TBMM’nin Başkanvekil. Eski İçişleri Bakanı. 28 Şubat’ın omuzu kalabalık darbecilerine karşı savaşan bir gladyatör. Hepsinden önemlisi de boyu kadar çocukları olan bir anne.

Evli bir kadına atılan iftira, kadın kimliğini de hedef alan ahlaksızca bir kampanyaydı. Dili geçmiş zaman kullanıyorum çünkü o iftiraya adı karışan erkeklerden daha mert bir duruşa sahip olan Akşener, o kampanyayı başlamadanbitirdi.Sözkonusu muhteremler, okul çağlarından bu yana baskın karakterinden dolayı onunla arkadaşlık etmeye bile cesaret edemeyen erkekler gibi korkup çarkediverdiler. Korktular çünkü Türkiye gibi geleneklerin, törenin yasaların önünde olduğu bir ülkede kadının namusuna dil uzatmaya kimse cesaret etmemeli.

Sonrası daha acıydı…

İftiradan bir gün sonra çıkan 40 küsür gazeteye baktım. 49 kadın yazarın yazı günüydü. Nazlı Ilıcak dışında hiçbir kadın yazar, bir anne olan Meral Akşener’e sahip çıkmadı. Erkekler cephesinden de sadece Hürriyet yazarı Ahmet Hakan refleks gösterip konuya yer verdi.

Salı günü yine gazeteler baktım. Sadece üç kadın yazar Meral Akşener’i yazdı. Bugün’den Nazlı Ilıcak, Vahdet’ten Saliha Sultan, Ortadoğu’dan Çiğdem Akdemir. Başka da yok.

Kadın dernekleri de sesini çıkarmadı. Siyasi liderlerin eşleri, kadın milletvekili adayları, din adamları… Çıt yok.

Salı günü öğleden sonra beklediğimiz tepki Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Başbakan Davutoğlu “Kaset üzerinden birilerini yıpratmaya kalkılır şantaj yapılacak olursa, hangi partiden olursa olsun hakkında kaset olan kim olursa olsun onun yanında, şantajcıların karşısında olmaya varız, aynı yürekliliği de herkesten bekleriz” dedi.

Maalesef aynı yürekliliği Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Eski TÜSİAD Başkanı Ümit Nazlı Boynergösterebildi. Namusuna dil uzatılan bir kadına sahip çıkmak için MHP’ye mi, Paralel’e mi, iktidara mı yarar diye hesap yapanlar kaybetti bile. En çok da ona sahip çıkmayan kadınlar kaybetti.

Akşener’e duyarsız kalmam mümkün değil çünkü 28 Şubat’tan bu yana yakından tanıdığım bildiğim bir kişilik.Darbeci askerlerin, onların işbirlikçisi polislerin, istihbaratçıların boy hedefi olduğu, yargılandığı için akrabalarının bile kaldırım değiştirdiği dönemlerden beri tanırım. Mikrofonlarla, gizli kameralarla izlendiği için evinde bile çarşafın altında giyinip soyunduğu günlerden beri tanırım.

Bu duruş beni hiçbir tarafa yakınlaştırmaz da uzaklaştırmaz da.

Bu olayda sorumluluk hepimizin ama Akşener’in sözüyle bitirelim: ‘Ülkede yaşayan kadınların namusu, şerefi, iffeti ve can güvenliği devleti yönetenlere aittir.’