Dünyanın gündemi azgın Büyük Şeytan ve yardakçılarının Suriye şımarıklığı…
Şımarıklık dediysek, öyle sevimli bebek şımarıklığı değil.
Bildiğimiz tam şeytanlık!..
İsrail’in üç hafta içinde Filistinli garibanlara yönelik terör saldırısıyla kaç masumu katlettiğini…
Yetmezmiş gibi Büyük Şeytan’ın gölgesine gizlenerek Suriye’ye hemen her gün füze(ler) fırlattığını…
Yetmezmiş gibi ruhunu Büyük Şeytan’a satmış Arabistanlı ‘gerçek’ Lawrance Prens Selman’a öpücük gönderip yanına çektiğini…
Hep birlikte takip ediyoruz.
Netanyahu, Hitler’in çocuğu gibi davranıyor. En az onun kadar zalim.
Herkes İsrail’e kör ve sağır…
Fakat sarin gazı veya kimyasal silah kullanıldı iddiasıyla Suriye’yi Irak’a dönüştürme projesinde birbiriyle yarışıyorlar.
Esed, çoktan hak etti, canı cehenneme!..
Ama yani…
Dünyada yeni bir balans ayarı yapılıyor. Aradaki tampon bölgeler/ ülkeler yok ediliyor. Zıt kutuplar ve hatta düşmanlar, düşman kardeşler birbirleriyle vuruşmaya zorlanıyor. Ortaya çıkacak ‘sinerji’den şeytanlar sürüsü rant devşirmek için ellerini ovuşturuyor.
İşte çok basit tanımıyla bunlar olurken…
Türkiye’nin eli elbette armut toplamıyor. Öyle eskisi gibi üç-beş milyar dolar için ruj sürüp gerdan kıran ülke yok. Olmadığı için yeni balans ayarı yapılırken memleketin iç dizaynıyla oynamaya başlıyorlar. Siyaset, ekonomi, dış politika ve daha bir yığın meseleyle çullanıyorlar.
Ama daha önce milyon kez deneyip başaramadıklarını şimdi ve bundan sonra da başaramayacaklarını bilmiyorlar.
Zor oyunu bozar. Bu ülkede zor oyunu daima bozmuştur.
17-25 Aralık’ta, Gezi’de, 15 Temmuz’da ve daha önceki hadiselerde bu hep böyle olmuştur.
Biraz sancılı, bedel ödeyerek, üzülerek filan… Ama başarılmıştır.
Türkiye’nin gündemi ise ‘erken seçim’…
İşaret fişeğini MHP lideri Bahçeli attı ama bu sadece onun ihtiyarında olan bir mesele değil.
En azından bize göre…
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar partisinden gelen açıklamalara bakılırsa bu karar zaten verilmiş…
Yani ok yaydan çıktı, seçime gidiyoruz.
Açıklama Bahçeli’ye kaldı. Hükümet, “Ben erken seçime gidiyorum” diyemezdi. “Bahçeli istiyor. Hem en büyük ‘çözüm’ ortağımız” diyecek.
Ekonominin 2019’da daha kötüye gideceğinin sinyalleri vardı.
Dış politikada çok hızlı gelişmeler yaşanıyor. Riskleri azaltmak lazımdı.
Daha başka sıkıntıların olduğunu da düşünürsek baskın bir erken seçim ülkeyi rahatlatacak.
Zaten piyasalar beklemeye geçti. Dövizde anlaşılmaz bir garabet var.
Böyle bir fotoğraf karesinde…
Gerçek bir ‘devlet adamı’ sorumluluğuyla hareket eden Devlet Bahçeli’nin hızla giden trenin el frenini çekmesi önemli bir gelişme.
Şimdi kısır, boş, anlamsız ve ufuksuz siyaset papağanlarına dikkat kesilme vakti…
Ayıpları ortaya çıkmış gibi oralarını buralarını kapatmakla mı uğraşacaklar?
Yoksa hazırlıksız yakalandıkları için kifayetsiz muhterisliklerine yenilerini ekleyerek kamikaze uçuşu mu yapacaklar?
Olmaz ya…
İç ve dış tehditlerin varlığına ‘iman’ edip…
Gelişmeyi memleket meselesi bilerek tarihi sorumluluk mu üstlenecekler?
Ağustosta olur ya da olmaz…
Son tahlilde…
Yeni hükümet sistemi ve milletvekilliği seçimleri, 1975’te elimizden uçup giden tam bağımsızlık iradesinin tescili anlamını taşımaktadır.
Hayırlı olsun…