Karabağ’dan bize ne?
3-5 Azeri için millet-i sadıka dediğimiz Ermenilere kapıyı kapatmanın bize ne faydası var? O sınır kapısı açık olsa ticaret yapar, zenginleşirdik.
Bu biraz ağır mı oldu? Bir de şöyle versiyonu var:
Esed rejimiyle anlaşırsak,
hem sınırımızı korur hem de İran ve Rusya ile güçlü ilişkilerimiz olur. Sırtımıza yük olan Suriyeliler yüzünden Esed’le kavgalı olmaya ne lüzum var?
Fakat ben en çok şunu seviyorum:
Arap dünyasının en büyük ülkesi Mısır’la kavga etmenin ne alemi var? Siz manyak mısınız? Sisi diktatör de, diğerleri değil mi? Sisi’yle anlaşsaydık, Akdeniz’de ne kadar güçlü olurduk, ne büyük kazanç kapıları önümüze açılırdı; darbe her yerde oluyor. Mısır Halkı da gaza gelip, Mübarek’i devirmeseydi, şimdi gül gibi geçinir giderdik.
TÜRKİYE NEDEN TÜRKİYE’DİR?
Ülkelerin “dış politikaları” alınıp satılabilen bir meta mıdır? Eğer, güçlü bir geçmişiniz, bu geçmişinizde utanç duyacağınız işleriniz yoksa sizin için “meta” değildir. Oysa ki, dünyamız Batı’nın egemenliğini ilan ettiği günden bu yana uluslararası ilişkilerde “hakkaniyet”i değil, “gündelik kazançları” basit “çıkarları” önceliyor.
Türkiye, Suriye’de katil bir rejime karşı dururken hiçbir ekonomik çıkar elde etmeyi düşünmedi. Aksine milyarlarca dolar zarara uğradı. İktidardan düşme tehlikesine rağmen Hükümet milyonlarca mazluma gönlünü açmaktan vazgeçmedi.
Tüm bunları yaparken sahada karşısına dikilen küresel güçlerden önce İran oldu. Irak işgalinden bu yana bölgede hakimiyet alanını genişleten İran, hem Irak hem de Suriye’de karşımıza çıktı. Bize karşı savaşan teröristleri ve Esed rejimini destekledi. Irak’ta Sünni Arap ve Türkmenlere kan kusturan mezhepçi Şii-Arap yönetimleri destekledi. Şimdi ise kendisi ayaklanmalar ve uluslar arası baskıyla boğuşuyor. Peki Türkiye fırsatı değerlendirip, İranlı muhalifleri mi destekledi? Hayır.
Molla rejiminin baş düşmanı Halkın Mücahidleri Hareketi, Fransa’da, İtalya’da hatta Arnavutluk’ta bile on binlerce insanın katıldığı mitingler yapıyor. Liderleri Meryem Recevi, ABD’den Suud’a kadar pek çok ülkenin siyasi ve ekonomik desteğini alıyor. Faaliyet yapamadığı tek yer neresi biliyor musunuz? Türkiye.
Türkiye, bölgedeki en büyük siyasi rakibi ve hatta gerçekte düşmanı olan bir rejimi yıkmak için bile dış politikayı çirkin bir silah olarak kullanmadı.
HAKKANİYET KAÇ DOLAR EDER?
İlk özgür seçimlerde halkın büyük çoğunluğunun desteğini alarak iktidara gelen Muhammed Mursi’yi desteklemekten asla vazgeçmedi. Siyasi ve ticari tüm kayıplarına rağmen darbeci Sisi’yle uzlaşmadı. Tüm dünya bu katil rejimle anlaşsa da, hatta demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen Batılı liderler Sisi katiliyle “mutlu aile pozları vermeye” devam etse de, Türkiye “hakkaniyet merkezli” dış politikasından asla vazgeçmedi.
Elbette her şeyin bedeli var. Çocuklarımıza onurlu ve temiz bir miras bırakmanın ekonomik ve siyasi bedeli var.
Sonunda ne Karabağ’dan ne Kırım’dan; ne Filistin’den ne Halep, Bağdat ve Musul’dan vazgeçmedik, zalime boyun eğmedik, “kirli rüşvetleri suratlarına çarptık” demenin bir bedeli var.
Bazıları küçük siyasi çıkarlarını, üç günlük dünyada bırakacağı servetini düşünebilir. Olsun. Böyleleri de olacak ki, “Türkiye neden Türkiye’dir”i idrak edenlerin kıymeti ortaya çıksın.