Uzun kış gecelerimizi çalan ve bitmek bilmeyen peşi sıra dizilmiş diziler, skeç gösterileri geleceğimizi hunharca katlediyor.
Sigarayı puslu hale getirmek suretiyle sansürlemek zorunluluğu var; ancak ahlâksız gayr-i meşru ilişkileri hiçbir şekilde sansürleme veya senaryodan çıkarma zorunluluğu yok. Ve dahi bu diziler Prime Time denilen zaman diliminde genel izleyici kitlesini muhatap alarak son sürat yayınlanmaya devam ediyor.
Aşağı yukarı tüm televizyon kanallarında oynatılan diziler isimleri ve oyuncuları farklı işlenilen temaları aynı. Senaryoları o kadar çok birbirine benziyor ki televizyona sırtınızı dönseniz dizileri birbirinden ayırt etmeniz pek mümkün olmayacak. Basit entrikalar, her bölümde figüranların değiştiği tuzak sahneleri, en güvendikleriyle aldatma haysiyetsizlikleri, en yakını sırtından vurma karaktersizlikleri vs. vs.
Tüm bu rezillikler arasında yitip giden bir ömür, kaybedilen kişilikler ve ahlâklar, fakirleşen bir toplum…
Bireysel olarak dikkat edilmesi gereken tabii ki birçok nokta var; ancak devletin kurumlarının bu konuda belli sınırlamalar getirmesi ve yaptırım uygulaması gerekiyor. Lakin bu uygulamalardan bahsederken geçtiğimiz zamanlarda Danıştay tarafından alınan karardaki dizilerde toplam -affedersiniz- sevişme süresinin 5.5 dakikadan az olması kabilindekileri kastetmiyorum.
Veya Diyanet İşleri, “Kertenkele” isimli bir dizi için aslında profesyonel bir hırsızın imam kılığına girmesi üzerine camilerde çekim yapılmasını yasaklamıştı. Sonraki sezonda aynı dizide aslında gerçek imam olarak senaryoya giren bir adamın tüm imamları küçük düşüren bir etvârda olduğu halde Diyanet tarafından hiçbir tepkinin verilmemesi bu konuda ne kadar da yetersiz bir takibin olduğu konusunu gündemimize taşımaktadır.
RTÜK’ün yaptığı çalışmalar ve aldığı kararlar ortadadır. Seçim yasağını delen bir kuruma yüz binlerce lira ceza yağdırırken, gönülleri delen, yuvaları yıkan, toplumu tarümar eden yayınlar ile ilgili sadece ‘uyarı cezası’ vermekle yetinmektedir.
Konunun özeti; devletin bu konuda ivedi bir şekilde önlem alması gerekiyor. Peki ama nasıl? Örneğin; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı veya Kültür Bakanlığı bünyesinde kurulacak ‘dizileri izleme ve denetleme’ gibi bir özel birim tarafından kullanılan kavramlara kadar hassas bir şekilde takip edilip ailenin ve toplumsal ahlâkın muhafazası için mücadele edilmesi gerekiyor. Allah’a (cc) emanet olun!