Ana!..

En güzel kelimelerden…

Duyulduğunda bile insanın içine bir huzur veren, rahatlatan, sevgi ve merhamet kaynağı…

Sevgisi hiç azalmayan, hiç terk etmeyen yârdır; varlığı huzur, güven; yokluğu ise bir kez açılınca hiç kapanmayan yaradır.

Yaşıyorsa en büyük zenginliğe sahipsiniz, imanınız dışında sahip olduğunuz hiçbir şey, ondan değerli değildir.

Yaşınız kaç olursa olsun dizlerine yatıp başınızı okşatmak istersiniz, saçlarınızda dolaşan elleri âdeta şifa kaynağıdır, sevgi ve merhamet fışkırır her dokunuşunda…

Sevgi ve merhametin membaı olan ana, yeri geldiğinde ise âdeta bir ateş kesilir. Karıncayı incitmekten imtina eden ana, özellikle de evladı söz konusu olduğunda gerekirse dünyayı yakar.

Son günlerde Diyarbakırlı anaların mücadelesi ise cihanı güle çevirecek fıtratta yaratılan anaların, yeri gelince küle çevirecek potansiyele sahip olduğunu gösterdi.

Hacire Ana’nın PKK tarafından kaçırılan oğlunun geri getirilmesi için HDP binası önünde başlattığı ve oğlunu almasıyla sonuçlanan oturma eylemi, Diyarbakırlı diğer analara da örnek olup cesaret verdi. Bunun sonucunda ondan fazla ana ve aileleri, Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde eylem başlattı.

Diyarbakırlı anaların PKK ve HDP’ye karşı başlatmış olduğu bu eylem, çok önemlidir ve desteklenip bölgeye yayılması için gayret gösterilmelidir.

Bu konuda özellikle Ak Parti milletvekilleri, Diyarbakır İl Başkanlığı, diğer partiler, STK’ler ve terörle arasına mesafe koymuş bölge insanları, mutlaka bu analarımızı yalnız bırakmamalı; medya ve sosyal medya, analarımızın bu kutlu direnişini sürekli gündemde tutmalıdır. Bölgenin ve bölge insanının terör baskısından, şiddetten arındırılması için analarımızın başlatmış olduğu direniş büyük bir fırsattır ve bu fırsat kaçırılmamalıdır.

“Diyarbakır’da genç bırakmadınız genç!.. Ya cezaevinde ya toprağın altında!.. Başlarım sizin Kürdistan davanıza da ha!.. Sizin çocuğunuz dağa gitsin kıyameti koparırsınız. Senin oğlun hangi özel okulda okuyor ha? Eşin hangi plajda? Sen bunu desene!.. Fakir fukaranın çocuğu dağda, bunlar koltuklarda. Alıştınız insanları dağa göndermeye… Vermiyoruz, size verecek çocuğumuz yok!..”

İşte anamızın bu feryadı bilinçtir, şuurdur!..

“PKK ve HDP’ye verecek evladımız!” yok diyen analarımızı devletimiz, “PKK ve HDP’ye verecek vatandaşımız yok!..” diyerek yalnız bırakmamalı!.. Tüm vatandaşlarımız da Türk, Kürt, Zaza vb. “PKK ve HDP’ye verecek evladımız, kardeşimiz yok!..” diyerek desteklemeli ve bu süreç, PKK ve HDP’nin toplumsal desteğini sıfırladığı bir zamana erişerek nihayete ermeli!..

Her kesimden analarımıza destek gelirken Kemalist laik cepheden, CHP yöneticileri ve seçmeninden, Millet ittifakının diğer unsurlarından ses çıkmaması ise ayıp ötesi yüz karası bir durumdur!.. Kendilerinin gündemi belirlediği zamanlarda bir ağaç fidanı için ortalığı yakıp yıkanlar, Diyarbakırlı anaların körpe fidanları için çıt çıkarmıyorlar. HDP ile ittifaklarının bozulacağından korkuyor olmalılar!..

Sahi PKK ve HDP’ye karşı direnişe geçen ve tarih yazan analar için CHP, millet ittifakı unsurları ve ıvır zıvır her şey için açıklama yapan Ekrem İmamoğlu bir açıklama yapmadı mı daha?

Bu ayıp onlar için yeter de artar bile!..

Not edin bunu!..