Birinci dünya savaşından bu güne ilk defa kendisine giydirilen ‘hasta adam’ gömleğini yırtıp uygun bir elbise arayışı fırsatını bu ülke seninle buldu Reis.

Demek ki, şu yeryüzünde, ‘murad-ı ilahi’, sünnetullaha uygun geceden gündüze yönelmiş durumdadır.

Aziz İslam coğrafyasının maruz kaldığı şu yakıcı soğuk ve ayaz demek ki kutlu bir tan vakti habercisidir.

Pili bitmiş küresel güçlerin, ayak oyun aracı olan NATO ve BM içine bizim bu gönülle sığmamız mümkün değildi.

ABD’nin stratejik müttefiki, ‘rol model’ perdesi altında yürünmesi gereken yolu, hiç kimsenin öngöremediği şekilde yürüyüp, BOP denilen küresel projenin canına, ‘Medeniyetler İttifakı’ ile okuduğunda, seninle aynı hakikat yörüngesinde oturanlar anlamıştı.

Tanımlayanı tanımlayamazsanız, tanımlayanın edilgen bir parçası olmanız kaçınılmazdır.

Yeryüzünü mescit gören ontolojik anlayışımızın, yeniden İslam coğrafyasının kalbi, İslam kandilinin mişkatı konumundaki Türkiye’mizin, zamana ve mekâna uygun efalinin meratiple tezahürü için şimdi ‘Zıtların tevhidi’ gerektir.

Bir yanda Batı, diğer yanda Doğu, bir yanda ABD (AB ve hinterlandı ile birlikte), diğer yanda Rusya (Şanghay İşbirliği Örgütü), bir yanda İran, öte yanda Suudi Arabistan, bir tarafta Şiilik, diğer yanda Sünnilik gibi zıtlıkların merkezinde, hem Batı, hem Doğu olan ve aynı zamanda ne Batı ve ne Doğu olan Türkiye’mizin stratejik yöntemi ‘Zıtların tevhidi’ olmalıdır.

Küresel gücün zıt kutupları ABD ve Rusya’nın, Batı ve Doğu’nun buluşma noktasının, jeopolitiğinin Türkiye olması, eşyanın tabiatı gereğidir.

Eşyanın tabiatına aykırı uygulamaların sağlıklı bir sonuç vermesi mümkün değildir.

Şiilik ve Sünnilik ideolojisinin kıskacına sıkıştırılan aziz İslam Milletini selamete çıkaracak olan  ‘Yesrip’in dili’ değil, “Medine’nin dili’’dir.

Zulmün fırtınası içinde, zorunlu olarak doğan ‘Hicret’in yönü, Muhacirlerin yolu Türkiye’miz olmuştur. Aziz Türk milleti Ensar olmuştur. Yani modern zamanların ‘Medine’si nerede tezahür ediyorsa, dili de oradan tezahür edecektir.

Bizim için esatirül evvelin olan Moğol istilasının ardındaki           “Diriliş’’mizin Ontolojik düşünce mayası, Anadolu’muzun tahtında müstetirdir.

“Fütuhatı Medine’’, ancak ‘Fütuhatı Mekke’ üzerinden tezahür eder vesselam…