O vatanda bizim borumuz ötmüyorsa, o ülkede biz istediğimiz gibi at koşturamıyorsak, sahibi ve efendisi olduğumuz(!) millet bizim fikirlerimizi koşulsuz kabul edip sürekli peşimizden koşmuyorsa vatan nedir ki, o ülkeyi neyleyelim, böyle milletten bize ne?
Bu vatanı satarız, ülkeyi şikâyet ederiz, millete hakaret edip bizim gibi inanıp yaşamayanları aşağılayıp hedef gösteririz.
Çünkü;
Bu ülkeyi biz kurtardık, bu toprakların sahibi biziz; muasır medeniyeti (Batı’yı) geri kalmış, yobaz(!) bu millete hedef olarak biz gösterdik.
Dünyaya altı yüz yıl hükmetmiş, üç kıtada toprağı olan büyük bir devletin topraklarını mirasyedi bir evlat gibi dağıtıp sınırlarını Anadolu’ya hapsedip bunu da büyük bir başarı, zafer olarak millete biz yutturduk.
Geri kalmış, cahil, yobaz milletin cehaletten kurtulması için bir gecede bin yıllık alfabesini biz değiştirdik.
Camilerini satıp ahıra, depoya, bar ve pavyona müzeye biz çevirdik; tekkelerini, zaviyelerini biz kapattık.
Kur’an öğrenilmesini biz yasakladık, ezanı Türkçe’ye çevirip biz ucubeleştirdik, kıyafet kanunuyla giyecek donu olmayanlara şapkayı zorla biz giydirdik; bütün bunlara direnip uymayanları darağaçlarında biz sallandırdık, şehirleri biz bombaladık.
Başörtülülere ikinci sınıf muamelesini biz yaptık, okullarından ve işlerinden biz attık, bizim değil de Allah’ın istediği gibi yaşamayı tercih eden densizlere(!) Arabistan’a gitmelerini biz salık verdik.
Adam olamayacak bu milleti adam etmek için Batı’dan damızlık erkek getirme gibi dâhiyane fikirleri biz ortaya koyduk.
Düşünemeyecek, bir fikri olamayacak öküz Anadoluluya(!) hangi ideolojiyi benimseyeceklerini, komünizm gerekiyorsa onu da bizim getireceğimizi biz söyledik.
Darbecileri teşvik edip darbeleri biz yaptı/rdı/k, darbecilerle iş birliğini biz yaptık, darbecileri biz masumlaştırıp savunduk hatta darbe günlerini bayram olarak biz kutladık.
Yaptığımız bu kadar hizmetten(!) sonra bize iktidar yüzü göstermeyen, sürekli karşımızda olanları destekleyen, yeniden yaratmaya(!) çalıştığımız bir millet olmak yerine köklerine, geleneğine, inançlarına, tarihine bağlı kalmayı yeğleyen bu millete nasıl dost olup tercihlerine saygı gösterelim?
FETÖ, PKK ve DHKP/C ile ortak hareket edip onları da savunuruz, bu ülke ve millet için şehit olanların cenazeleri yerine bu ülkeyi yıkmaya çalışan teröristlerin cenazelerine de katılırız.
MİT’e operasyon çekenleri destekler, ülkeyi teröre destek veren ülke olarak göstermek için her türlü propagandayı yapar; teröre destekten, vatana ihanetten ceza alanların arkasında durur ve onları vatansever olarak gösteririz.
Türkiye’ye diz çöktürmek için var gücüyle çalışan Batı ülkelerine “Türkiye’de can güvenliği yok, Türkiye’ye sakın gelmeyin, yatırım yapmayın, yaptırım uygulayın.” diye çağrılar yaparız.
Tek başına iktidar olup ülkenin sahibi gibi davranırsak, devletin tüm kurumları bizim parti organlarımız gibi çalışırsa biz de bu ülkeyi, milleti kimseye şikâyet etmeyiz.
“Recep Tayyip Erdoğan nefreti” ortak noktamızdır, ondan nefret ediyorsanız ülkeye ihanet etme hakkına bile sahipsiniz.
Abarttım mı? Hiç sanmıyorum!..