Malumunuz olduğu üzere son iki gündür tüm gündemimiz siyasi dil söylemiyle AK Parti’deki kan değişimi. AK Parti bir kan değişimine giderken öncelikle olanda hayır vardır penceresiyle duruma yaklaşmak ve bu süreçte Ahmet Davutoğlu’nun izinde olmak gerektiği kanısındayım.

Zira Ahmet Davutoğlu’nun samimiyeti tevile gerek görmeyen açıklıktaydı. Konuşması siyasi içerikli olsa da verdiği duygular itibariyle Bilim Sanat Vakfı’nda derslerini takip ettiğim Ahmet Hoca samimiyetindeydi. Ahmet Davutoğlu gerçekten de bu samimi tavrıyla siyaset üstü bir duruş sergiledi. Bu inancımız bizim bugün oluşmuş bir imaj da değildir. Ağustos ayının 28’inde gazetemiz için kaleme aldığım başyazının bir bölümünü yeri ve zamanı dolayısıyla bir de bu köşeden aynen vermek istiyorum:

“Başbakan Davutoğlu dün yaptığı bir konuşmada Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamı üzerinden spekülasyon yapanlara bir kez daha sesleniyorum: Siz ne yaparsanız yapın, bizim dava arkadaşlığımıza zerre miktar zarar veremezsiniz’ demiş. Konuyu ne güzel özetlemiş. Siyasete de, arkadaşlığa da, makama mansıba da bakışını tek bir cümle ile altını kalın çizgilerle çizerek ifade etmiş.

Bazıları için laftan ibaret olan bu söylem inanıyoruz ki hem Erdoğan için hem de Davutoğlu için çok içten ve samimi bir yaklaşımdır… Önce Erdoğan ile Gül’ün arasını bin bir türlü spekülasyonla açmaya çalıştılar. Sözde Gül’e parti kurdurdular, milletvekillerini böldürdüler v.s. v.s.  gördüler ki sağlam bir dava arkadaşlığı, yol arkadaşlığı var. Tutmadı. Sonra Erdoğan ile Davutoğlu arasını açmaya, oradan vurmaya çalıştılar. Davutoğlu’na kendi medyasını kurdurdular. Kendi ekibini oluşturttular v.s. v.s. Koca bir yalan olduğu ortaya çıkınca kaçacak delik aradılar. Tutmadı, tutmaz.

Çünkü buradaki birliktelik makam birlikteliği değil. Dava birlikteliği, ahiret kardeşliğidir. Yetimin başını okşama, garip gurebaya ev olma, aş olma birlikteliğidir. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpme birlikteliğidir. Biz bunun için gururla AK Parti yanındayız, yandaşıyız, diyebiliyoruz. Allah niyetimizi ve hassasiyetlerimiz bozmasın.”

Davutoğlu’nun bahsettiği vefa, onur, hukuk, kardeşlik, dava birlikteliği gibi kavramlardaki anlayış Erdoğan’da da Davutoğlu’nda da bambaşka bir atmosferde seyreder.

Makamı Hakk’a hizmet için halka hizmet yolunda bir araç olarak gören bu kardeşlik modelinde görev değişikliği çıkılan uzun menzilli yolda araç değiştirmeyle eşdeğerdir.

O günden bu güne gelinen noktada hangi sebepten ötürü, nasıl olduysa olan olmuştur. Bugün ümmetin her şeye rağmen tek yürek, tek bilek olmak vaktidir. Birlik ve beraberliğin bozulduğu tefrikanın çoğaldığı bir ortam dava, şuur ve yüksek hedeflere doğru açılan yelkenin yüksek dalgalarla alabora olmasıdır.