Kamuoyunun, “bunlar seçim kaybetse de gitmez” gibi son derece tehlikeli bir düşünceye doğru kaydığına işaret etmek istiyorum: Bu yargı geniş kitlelere yerleşirse, Türkiye için felaket olur!”
Bu ifadeler Cumhuriyet yazarı Emre Kongar tarafından 31 Temmuz’da yazıldı. Kemal Kılıçdaroğlu da milletvekilleriyle yaptığı bilgilendirme toplantısında bu ifadelere yer veriyor.
Oysa seçim kaybetseler gitmiyorlar yerine şu soruyu sormaları gerekmez mi; “seçimi kazanmış üç parti AK Parti dışında neden bir araya gelemedik. Onlar kurmadı tamam biz ne yaptık?”
Türkiye’de sandık iradesinin her şey olmadığını ifade edenlerin, diktatörlük tanımını ortaya koyanların şimdi de “bunlar seçim kaybetse de gitmez” yaklaşımı aslında “demokrasi” yönetiminin de bir çıkmazı değil mi?
Eğer siz seçmeni ikna edemiyor, oy alamıyorsanız ve seçmen bir partiyi sürekli olarak destekliyorsa nasıl böyle bir düşüncenin seçmen gözünde tehlikeli olduğunu ifade ederseniz. Cumhuriyet Mitinglerinin ruhu, demokrasi ruhuysa seçim ruhu ne ruhu oluyor
Bu yaklaşım Cezayir’de FİS’i düşüren, Mısır’da İhvan’a darbe yaptıran demokratik seçimle geldiği halde Gazze’de Hamas’ı “terörist” ilan edenlerinki ile aynı değil mi? Halk iradesine karşı bütün bu yapılanları onaylama anlamına gelmiyor mu?
Türkiye’de geçmişten itibaren gelen “demokrasi” anlayışının kendisi sorunlu. Köylüsü, İslamcısı, orta sınıfı bunu kullanıp bir yere doğru gelir ve halk bunu sahiplenirse 27 Mayıs’ta yapıldığı gibi darbe meşru sayılır. 28 Şubat’ta olduğu gibi askerin tank yürütmesi demokrasiye balans ayarı olarak algılanır
Soruyu tersten soralım; tek parti döneminde halk sandığa rağmen bir iktidarı gönderemiyordu; peki orada gerçekleşen neydi, CHP orada hangi pozisyondaydı?
Türkiye’de bir kararı vermek zorundayız; eğer “demokrasi” işletilecekse, bu kim tarafından nasıl işletilip kazanılıyorsa, hepimizin buna rıza göstermesi gerekiyor. “AK Parti tek başına iktidar olur bu gidiş tehlikeli” dersiniz, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halk oyuyla seçilir diktatör” dersiniz. Sahi nasıl bir seçim istiyorsunuz. Meclis önünüzde, indirin seçim barajını, niye indirmiyorsunuz?
Sokakta oyun oynayan çocuklar gibi, sürekli yenildiğinde mızıkçılık yapmak oyunun ruhuna aykırı. Ya oyuna girmeyeceksiniz ya da oyunu kurallarıyla oynamayı kabul edeceksiniz
Şimdi asker bu ülkede AK Parti gitmiyor diye darbe yapmaya kalkışsa CHP bu mantıkla bu darbeyi 27 Mayıs gibi destekleyecek mi? Bu mantıkla AK Parti iktidardan düşmüyor diye sokak eylemleri yaparak, yakarak yıkarak “demokrasi şiddeti” uygulamak doğru olur mu?
Meclis’e gireceksiniz, yemin edeceksiniz ve sonra da kalkıp halkın kararına yukarıdan bakacak ve “niye kararınızı değiştirmiyor” diyeceksiniz. Sizde cazibe yoksa, inandırıcılık yoksa, halkın istediklerini okumak yoksa halkın verdiği karar yerine kendinizi neden sorgulamıyorsunuz?
Hep yaptığınız gibi yapmayın, “elit fetişizmi” ile kendinizi dev aynasında görmekten vazgeçin ve kendinize gelin.
Şimdi yazdıklarınız üzerinden şu soruyu cevaplandırmanızı rica ediyorum; “Bunlar seçim kaybetse de gitmez…Bu yargı geniş kitlelere yerleşirse, Türkiye için felaket olur!” diyorsunuz, peki çözümü nasıl ortaya koyuyorsunuz…
“AK Parti gitmeli” ya da “gerekirse güç kullanılarak uzaklaştırılmalı” söylemi yerine reçeteniz nedir?
Sakın demokrasi ve demokratik kelimeleri kullanmayın, çünkü siz onlara da inanmıyorsunuz…