Yeni getirilecek Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Cumhurbaşkanlığı sembolik bir makam olmanın ötesinde icrayı yönlendiren bir makama dönüşecektir.

Bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri yıllar boyunca ‘koalisyon’larla yönetmişler ve belirli ekonomik-siyasi yaptırımlarla birlikte devamlı tahakküm altında tutmaya çalışmışlardır.

Değişen dünya düzeninde siyasi ve ekonomik aktör olmanın yolu piyasanın uluslararası aktörlerinin egemenliğine boyun eğmekten değil, kendi politik oyununu kurabilmekten geçmektedir. Türkiye ne zaman kendi stratejileriyle hareket etmeye kalksa hemen tepesinde ceberut bir güç ( Türkiye’de bu durum genellikle askeri darbeyle gerçekleşmekte ) belirmekte. Askeri-bürokratik devlet geleneğinin hâkim olduğu Türkiye’de parlamenter sistemin yeterli olmadığını birçok kez görmekteydik. Türkiye’nin 2002 ile birlikte AK Parti hükümetlerinin iktidara gelmesi, askeri-bürokratik vesayetten kurtulmak istemesi ve bölgesel oyun kurucu bir aktör olmak istemesi parlamenter sistemin yeterli olmadığını göstermekteydi. Asıl mesele ise 17-25 Aralık sürecinde açıkça ortaya çıkan ekonomik-bürokratik yapının siyasi irade karşısındaki darbe girişimiydi. Oligarşik bürokrasi başka bir kılığa bürünmüş bir şekilde çıkmıştı karşımıza o gün. Daha önceleri Kemalizm’le içselleşen Oligarşik Bürokrasi o günde Gülenizm ile içselleşmişti. Bu gibi girişimler karşısında Türkiye’nin öncelikli yapması gereken etkili ve hızlı karar alabilmesiydi. Bugüne gelindiğinde ise etkili ve hızlı karar alabilmenin zorunluluğunu tekrar hissetmekteyiz.

17-25 Aralık süreci ve öncesinde yaşanan sıkıntılar, sistem krizi Başbakanın (Erdoğan’ın) karizmasıyla aşılabildi. Bugüne gelindiğinde ise AK Parti tarafından yeni anayasa taslağı içinde Başkanlık değil de Cumhurbaşkanlığı sistemi getirildiğini görmekteyiz. Yeni sistem yasama yetkisinin Meclis, yürütme yetkisinin ise Cumhurbaşkanı tarafından kullanılacağı hükmünü getiriyor.

12. Cumhurbaşkanı olarak ilk defa halk tarafından seçilen Recep Tayyip Erdoğan Türk siyasi hayatında Menderes ve Özal’ın yakaladığı gerçek temsil imkânını bugün Erdoğan yakalamıştır. Yeni getirilecek Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Cumhurbaşkanlığı sembolik bir makam olmanın ötesinde icrayı yönlendiren bir makama dönüşecektir. Yıllar boyu yürütmeyi sınırlandıran Cumhurbaşkanı yerine artık yürütmeyle birlikte çalışan bir Cumhurbaşkanı göreceğiz. Cumhurbaşkanı yürütmede çok daha aktif ve merkezi bir rol oynayacak. Bu sistemle birlikte halkın iradesinin siyasal hayata yansıması yüksek bir şekilde görülecektir.

Bugüne gelindiğinde ise artık sistem değişikliğinin yakın olduğu ve halk tarafından seçilen gerçek bir temsiliyete sahip Cumhurbaşkanı ile birlikte 2023 Yeni Türkiye’sine emin adımlarla gidildiğini görmekteyiz.

‘Seni Başkan Yaptıracağız’ derken biz ciddiydik…