10 bölüm halinde yayımladığımız “Dikkat! Sembollerle kuşatılıyor, hızla işgal ediliyoruz” adlı bu çalışma, vatan toprağımızın en yetkili sahibi ve milletimizin reisi olan Cumhurbaşkanımıza arzuhâlim olarak sonlansın diledim.
Bir garip vatandaş, öğrencilerinin derdine düşmüş bir eğitmen hassasiyeti ile kaleme alınmış bu satırlarda değinilen konular birer yanılgı ise izale edilmesi, değilse izaha kavuşturulması konusunda yetkili ve etkili kurumların harekete geçirilmesi hususunu kendilerinden hürmetlerimle istirham ediyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın alanına giren küçük gelinler, töre cinayetleri, şiddet gören kadınlar kadar ehemmiyet arz ettiğine inandığım, öz kültürümüzün sökülüp yerine ikame edilmeye çalışılan “sembollerle” çocuklarımızın ruhlarından zarafeti ve estetiği çalan, çirkinliği güzellikmiş gibi pazarlayanlara karşı tedbirler geliştirmelerini arz ediyorum.
Sıradanlaşmış, kanıksanmış, hayatımızı ve ruhlarımızı kuşatmış bu sinsi işgali denetlemek için komisyonlar kurulabilir, “Akil İnsanlar Heyeti” gibi “Kültür Heyet”leri oluşturulabilir.
Tasarımcılar teşvik edilerek kendi kaynaklarımızdan, kendi inanç sistemimize yakışacak ve bu ihtiyaca alternatif oluşturacak, zamanın dili ile oluşturulmuş ve en az o kötü semboller kadar cazip gelebilecek yöntemlerle takılar, armalar vesair eşyalar üretilmesi sağlanabilir.
Emperyalist ve Siyonist zekaların eşyalarımız üzerine vurdukları bizden olmayan, bize ait olmayan sembol çalışmaları denetlenebilir.
Öte yandan, vatanımızın bütünlüğü, devletimizin bekası, milletimizin asayişi için, her şeyi devlet yetkililerinin ve kurumlarının yapmasını beklerken, kıymetli anne ve babalarımızın da yavrularını bu çirkinliklerden şefkatleri ile korumaları hususunu hassasiyetle dikkatlerine sunuyorum. Çünkü yavrularımızı denetleyen en mekanizma ebeveynlerimizin dini ve milli duyarlılığı ve aile kurumudur!
Öğretmenlerimiz insan inşasının ikinci mimarlarıdır ki, bu konuda verecekleri emek ve gösterecekleri hassasiyetin çok önemli olduğunu belirterek dikkat ve gayreti bölüşelim istiyorum.
Hem ben, öğrencilerime “Bahar Çiçekleri” diyorum. Onları masumiyet mektebim kabul edip saf dünyalarından ihlas devşiriyorum.
Kalbim nasıl razı olur onların süslenmek için kuru kafalarla, cadılarla mikroplu sineklerle, uğursuz baykuşlarla kuşatılmalarına?
Onlara çiçekler, inciler yaraşır!
Onların ruhu inançla, sanatla, şiirle, çiçeklerle süslendikçe gelecek zamanlarda her mevsim baharlaşır.
Üstelik zarafet en güzel takı, merhamet en güzel libastır!
Bu hususta dikkat davetimi hiyerarşik sıralama ile yapmakla birlikte, Cumhurbaşkanımız, yetkili makamlarda bulunan isimler, inancı ve davası adına elinden geleni yapan güzel insanlar ve ülkemi bahar eyleyecek bütün çiçekler/çocuklar bir annenin tahtından selam durdu dünyaya!
O kutlu kucaktan ilk çığlıkla bir avaz iniverdi yavrularımız hayata.
Sonra aldıkları her nefes bir dua gibi derman oldu bugünün güzel evlatlarına, insanlarına.
Dolayısıyla anneler, insan inşasının hiyerarşi üstü makamındadır.
Yavrularımızın, dünyevi uhrevi hayatlarında vezir olmak ile rezil olmak, annelerimizin verdiği terbiyenin tezahürüdür.
Öyleyse annelerimizden bizleri saflığa, ihlasa, doğallığa davet eden, bize masumiyeti hatırlatan yavrularımızın ruhlarının, bilinçlerinin, bilinçaltlarının zehirlenmemesi için özel gayret sarf etmelerini diliyorum.
Tedbir bizden, takdir Allah’tan!