İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Samsun’dayken damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın nöbetçi mahkeme tarafından tahliye haberleri gündeme bomba gibi düştü.
Kadir Topbaş’ın Samsun programının garipliği ve tam da bu sırada damadının tahliyesinin tuhaflığı hâlâ konuşuluyor ama bu iki olayın varsa birbiriyle bağı henüz açığa çıkarılamadı.
Birkaç iddia var.
Bu iddialardan en bomba olanı Adil Öksüz’ün Samsun’dan yurt dışına kaçırıldığı iddiasında olduğu gibi Kavurmacı’nın da aynı yol ve yöntemle selamete erdirileceği.
Dediğim gibi Samsun’da bu konuşuluyor, sosyal medyada bunlar yazılıp çiziliyor.
İddialardan gerçeğe, saf, katıksız, dokunaklı ve acı olan gerçeğe dönelim;
15 Temmuz gecesi Çengelköy’de FETÖ’nün askerleri tarafından vurularak şehit edilen Halil Kantarcı’nın eşi, damat Kavurmacı’nın anlaşılamayan ve kabullenilemeyen tahliyesine de gönderme yaptığı bir mektup paylaştı.
“Ama çok kırgınım, çok öfkeliyim. Ne olurdu beni haksız çıkarsanız?” diyen Ayşe Kantarcı’nın üzerinde epey düşünmemiz gereken şu satırlarını yeniden okuyalım:
“Ortada bir iktidar kavgası vardı, olan masum onca insana oldu. Ve şimdi ‘ibadet kısmı’ tabir edilen bir sürü iyi niyetli, KANDIRILMIŞ, insanın canını yakacaklar, o ‘ihanet kısmı’ tabir edilen ensesi kalınlara hiçbir şey olmayacak, onlar bir yolunu bulur sıyrılırlar muhakkak dedim herkese. Ne yazık ki adalet yok biz bunu en iyi bilenleriz, 28 Şubat mağdurları hala içeride ama 28 Şubat zalimleri nerede? Bilemiyoruz. Bir 20 yıl sonra da 15 Temmuz mağdurlarını konuşacağız ama 15 Temmuz zalimlerinin yerini bilemeyeceğiz.
Benim eşim hiç kimsenin yerini sağlamlaştırmak için canını vermedi, tek bir gaye Allah rızası, vatan sevgisi, milletin selameti…
Ve ben yine bunlar için kendi canımdan, 3 evladımdan vazgeçerim seve seve zira sonu şehadet.
Ama çok kırgınım, çok öfkeliyim. Ne olurdu beni haksız çıkarsaydınız…”
Gerçeğe, saf, katıksız, dokunaklı ve acı olan gerçeğe dönelim;
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yakın iki koruma polisinden birisi, FETÖ soruşturması kapsamındaki ‘Mahrem İmamlar’ operasyonuyla açığa alındı.
Haber basına düştükten sonra bir telefon geldi.
“Abi yetmez, çok daraldık. Daha büyük operasyonlar bekliyoruz. Milletin ümidi iyice kırıldı. Herkes bir şey bekliyor ama hiçbir şey olmuyor. Çok daraldık, usta çookk!”
Kavurmacı tahliyesi, FETÖ ile mücadeleyi adeta tersine çevirdi. Moral üstünlüğü karşı tarafa geçti. İçerdekiler tahliye için gün saymaya başladı. Dahası tam da düşman mevzilerini yerle bir ettiğimizi, savaşı kazandığımızı düşünürken oldu bu.
Denizli’den bir okuyucumun dediği gibi, bu mücadeleyi hala devam ettiren beş on kişiden biri olarak şimdi biz de kurbanlık koyun gibi başımızı uzatmışız celladımıza, ne zaman bir operasyon çekilecek, hangi nöbetçi mahkeme tarafından içeri alınacağız onu bekliyoruz.
Ne zaman, nereden, nasıl bir hamleyle karşılaşacağımız da belli değil.
Bitirirken Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ’a bir sorum olacak:
FETÖ’nün sözde “Hava Kuvvetleri İmamı” firari Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasına itiraz eden savcının itirazını reddeden Hakim Çetin Sönmez’in ihracı için neden 5 Mayıs 2017’ye kadar beklenildi.
Yani beş gün öncesine kadar!