Bildiğiniz üzere ülkemiz “çocuk tacizi” altında bayağı çalkalanmakta. İşin özü bu konuyla ilgili başta yazmak istemedim. Çünkü bu konuyu gündemde tutmak, insanların güven algısına bir hayli zarar veriyor diye düşünüyorum. Lakin yine de bazı konularda dikkat etmek gerekir diye kendimi de uyarmaktan alıkoyamadım. Neyse. Bugün sizlere mahremiyet ile ilgili birtakım uyarılarda bulunacağım. Normalde mahremiyet dediğimiz olgu çok kapsamlı bir eğitimdir. Ben özetle sizlere anlatmaya çalışacağım.

Çocuklara, bu kötü yaklaşımın normal gelmemesi için sizin bebekliğinden itibaren şu algıya bürünmeniz gerekir: “Küçükte olsa o bir birey” Ve bir yetişkin biri nasıl hareket ediyorsa ona da öyle hareket ettirmelisiniz. Örneğin bir yetişkine yolda yürürken “ay nasıl tatlı gözüküyor, yanaklarını sıkayım” demiyorsanız ya da yetişkin otobüste çok yorulduğu zaman nasıl ki “amcaların ya da teyzelerin kucağına oturmuyorsa” aynı beklentiyi bebek yahut çocuklardan da beklemeliyiz. İzinsiz -iyi niyetli de olsa- çocuğa dokunmak hususunda saygı duymalıyız. Ek olarak küçük de olsa odasına girerken saygı duymalı, kapıyı tıklatmadan girmemeliyiz.

Mahremiyet noktasında temel kriterimiz “Nasıl ki tuvalete girerken tek başımıza giriyoruz, orası bizim özel alanımız, vücudumuzda da dokunulmaması gereken özel alanlarımız vardır” temeli üzerine olmalıdır. Ve çocuğa tuvalet eğitimi verdikten sonra çocuk tuvalete tek girmeli, bu eğitimi verene kadar da kesinlikle yabancı bireyler olmamalıdır. Yabancı birinin bulunmaması hususunda çocuğumuzun kıyafetlerini değiştirirken yahut bebekken bez değişimi yaparken de çok dikkat edilmeli, “yetişkinmiş gibi” düşüncesi akıldan çıkmamalıdır. Banyo yaptırırken özellikle 4 yaşından itibaren iç çamaşırıyla yıkanmalı, iç çamaşırı çıkardığınızda da o bölgelere saygılı şekilde “kafanızı sağa sola yatırarak–bakmıyor gibi” davranmalısınız. Birlikte yatmamalı, size “uyuyamıyorum, korkuyorum” tarzı durumlarla da gelse buna engel olup gerekirse tek başına uyumaya alıştırma teknikleri denemelisiniz.

Bebeğin ve çocuğun özel bölgelerini ve ayaklarını ısırmaktan ve öpmekten kendinizi alıkoymalısınız.

Erkek ve kız çocuklarının giyim kuşamlarına küçüklükten itibaren dikkat edilmeli. Terli de olsa sıcak da olsa özellikle erkek çocukları “atlet ile” dolaştırılmamalıdır. “Göster bakayım amcana” gibi kulağa komik gelen ama büyük zararları olan durumlardan uzakta kalmalı, kız çocukları “ayıptır” denilerek komşu da olsa akraba da olsa yabancılar tarafından öptürülmeye zorlanmamalıdır.

Bebeklikten itibaren çocuğunuzun fotoğraflarını paylaşmak, mahremiyet algısına zarar vermektedir. Uyurken, gülerken, yemek yerken gibi özel alanlarını paylaşmak, hem mahrem algısına zarar vermekte hem de (çok uç düşünüyor diyebilirsiniz ama yapılan araştırmalar sonucunda…) pedofiliye alan açmaktadır. Özellikle bu duruma çok dikkat edilmeli, yaşadığınız mutluluğu, sevinci yapay ortamlardan ziyade doğal kişilerle ve yakınlarınızla paylaşmalısınız.

Çocuğunuza kötü dokunuş (taciz) ve kötü niyet hususunda korkutmadan bilgi vermelisiniz. “Yasak, günah” tarzı sözcüklerden ziyade “özel” cümlesini tekrarlamalısınız. Çocuğa mahrem yerlerini anlatmalı, bunları kendisinden başkasının dokunamayacağını belirtmelisiniz. Böyle bir yaklaşım olduğunda “hayır” deyip uzaklaşması gerektiğini ve bu durumu sizinle, okuldaysa öğretmenleriyle, dışardaysa güvendiği bir büyüğüyle kesinlikle paylaşması gerektiğini söylemelisiniz.

Selam ve dua ile…