Şehir kaostur. Bu lafı bana söyleten şey çaresizlik. Bildiklerimle yüzleştirdiğimde şehri çözümsüz kalıyorum.

Adalet ve insanlık adına öğrendiğim her şey şehirli insana çarptığında yankılanıp geri dönüyor. Nefes alamıyorum. Kendi sesimde boğuluyorum.

Zaman ve mekan yaratılmıştır. Bu yaratılış mutlaka ki insan ruhuyla senkronizedir. Modern dünya bu senkronize- yi bozmuş zamanı mekanikleştirmiştir. Bu mekanikleşme maddeciliği ön plana çıkarmış. İnsan bedeni ve ruhunu hapsetmiştir. İşin kötüsü insan kendi hapis- hanesinde mutlu olduğunu sanmaktadır. Kurduğu düzenin sahipleri sürekli onun algısıyla oynamakta Allah’ın “oku” emrinin yerini “tüket” emriyle değiştir- miştir. Sonra neyi tüketeceğini ve nasıl tüketeceğini beyinlere sürekli saldırıyla kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bu o kadar süratli bir devinimdir ki insan ruhu parçalanmaktadır.

Ne acıdır ki artık çocuklarınızı sev- dikçe satın alma gücünüz düşer. Modern dünya satın alma gücünüzü varlık nedeniniz haline getirmiştir. Bu durum gün geçtikçe yeni bir dine dönüşmekte- dir. Reklamcıların rahip, borsa verileri- nin kutsal metin, bankaların ibadethane olduğu bir din.

Anlattıklarım şimdilik şehirlerde somutlaşıyor. Her köşe başında bir adaletsizlik, tüketemeyenlerin acizliği karşınıza çıkıyor. Kitleler ve gürültüler karşısında sesimiz cılızlaşıyor. Şairlere çıldırmak kalıyor…

Ben tütün sarısı,

Sen göz karası

Bizdedir artık, çıldırmanın sırası

Biliyoruz

Çıldırırsak mısralarımızı yakıp Gazete kupürlerine tapacaklar Ama kanırtacak varlığımız körfezi

Nefesin nefesime değince eriyecek Demir ateşe değer gibi

Asılacak göz kapaklarımızdan Kara cüppeli

kara yargıcılar

Bütün zabıtalar peşimize düşecek

Ve

Çıldıracağız Konak çıldıracak

Çıldıracağız

Karşıyaka, Bornova, Buca çıldıracak Kravatlarına saklanacak yetkililer Anneler vicdanlarını öpecek Gerilince şehre sancımız

Bütün muhbirler bizi arayacak Çünkü;

Haddini bilmez sözler söyleyeceğiz

Sen bu denizin öksüz çocuğu

Ben devlere dalaşmaktan yorgun adam Alnımızı gereceğiz İzmir’in ortasına Beyaz ve kocaman alnımızı Saklayacağız yaralarımızdan akan kanı Bunu bir tek çocuklar görecek Annelerinin aşklarında kaybolacaklar Belki utanacaklar bizden

Son vapur kalkacak Karşıyaka’dan Toplayıp şehirdeki bütün berduşları Sıcak somuna sarılır gibi Sarılacaklar ismimize

Yüzümüzün ayazından çoğalacak

akşam kuşları