ABD Başkanı Biden Kuzey Kore’yi ziyaret etse, ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a yaptığı ziyaret kadar konuşulurdu muhtemelen. Sadece bu durum bile CHP’nin Kürt halkına ve terör sorununa yaklaşımının ne kadar sorunlu olduğunu göstermek için yeterlidir sanırım.
Yıllardır türlü bahanelerle ertelemek zorunda kaldığı gezisinde Kılıçdaroğlu, terörist Nurettin Demirtaş ile terör hükümlüsü Selahattin Demirtaş’ın babasıyla görüştü. 42 yıl önce gerçekleşen darbede işkence gören eski hükümlülerle görüştü. PKK infaz etmesine rağmen PKK bayrağıyla mezara konulan Tahir Elçi’nin ailesiyle görüştü. Terör örgütü HDP’nin çağrısıyla tüm bölgeyi ateşe verip, Diyarbakır’dan Hakkâri’ye kadar pek çok yerde hendekler kazdığında, dokuz yüze yakın asker ve polisimizi şehit ettiğinde ekranlara çıkıp örgütün sıkıştığı çukurda biraz daha nefes alması için ‘devlet operasyonlarını durdursun’ diyen öğretmen Ayşe Çelik’le bile görüştü.
ANNNELERE KUMPAS KURMAK NASIL BİR AKIL TUTULMASIDIR?
Bir tek HDP’nin önünde Demirtaş ve örgütü tarafından dağa kaçırılan evlatlarını kurtarmak için üç yıldır gözyaşı döken ‘Kürt anneleriyle’ görüşmedi. Üstelik ‘ziyaret etmek niyetiniz varsa bunun yeri otel salonu değil, eylem yaptığımız HDP’nin önüdür’ demek için CHP heyetiyle buluşan anneyle ayaküstü fotoğraf çektirip CHP medyasında ‘Diyarbakır anneleri’nin taleplerini dinledi’ şeklinde servis ettirdi. Peşinden evladını PKK’nın elinden tırnaklarıyla söküp alan Diyarbakır annesi Ayşegül Biçer CHP’nin kendisine kumpas kurduğunu, partiden gelen ‘iş ve para teklifini reddettiği için Kılıçdaroğlu’yla görüşme mizanseni’ tezgâhlandığını, annelerin HDP’yi temize çıkaran hiç kimseyle görüşmeyeceğini açıkladı. Biçer bu kumpasın ortaya çıkması üzerine soluğu CHP önünde aldı ve HDP gibi artık CHP’nin de annelerin öfkesiyle karşılaşacağını söyledi.
Bir siyasi parti terörle mücadelede ön saflara geçen annelerle niye kavga eder? PKK’yı psikolojik savaşta mağlup eden, terörist kabul ofisi gibi çalışan HDP’yi ifşa ederek örgütü bu çirkin işi yapmaktan alıkoyan annelerle Kılıçdaroğlu’nun alıp veremediği nedir?
Aslında Kılıçdaroğlu bunun cevabını Diyarbakır’da çok net verdi: Ona göre ülkede Kürt annelerinin iddiasının aksine ‘PKK terörün yarattığı sorun’ değil, Kürt sorunu vardır. Anneler evlatlarını kaçıran PKK’dan hesap sorulmasını, PKK kamplarının yok edilmesini isterken Kılıçdaroğlu sorunun askeri operasyonlarla değil, TBMM’de çözülmesi gerektiğini söylüyor. İşte CHP ile annelerin arasındaki temel çatışma bu. Ve bu kavgada anneleri yenebilecek hiçbir siyasi yoktur.
CHP KALICI ÇÖZÜME NEDEN KARŞI?
Diyarbakır Anneleri kırk yılı aşan terör sorununa kalıcı çözümün tek adresi aslıda. Kürt halkı anneler aracılığıyla, AK Parti iktidarında ötekileştirmekten kaynaklanan tüm sorunlarının çözüldüğünü, geriye ABD’nin taşeronu PKK’nın teslim alınmasının kaldığını söylüyorlar. Peki kim bu söyleme karşı çıkıyor?
Siyasette varlık göstermesi ancak PKK terörünün devam etmesiyle mümkün olan HDP. Ya CHP’ye ne oluyor? Öyle anlaşılıyor ki, CHP sadece seçimlerde HDP’ye muhtaç değil. Aynı zamanda HDP’ye ideolojik olarak da muhtaç. AB’nin insan haklarını bahane edip Türkiye’ye parmak sallayabilmesi, CHP’nin ideolojik refiki Esed iktidarının PYD şantajını sürdürerek hayatını devam ettirebilmesi, S400’lerin varlığından en az PKK’nın lojistik kaynağı ABD kadar rahatsız olan Akşener’in mutluluğu buna bağlı çünkü.
İktidara geldiklerinde ilk işlerinin Demirtaş’ı serbest bırakmak olduğunu söyledi Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın çağrısıyla başlayan kanlı vahşet gecesinde Yasin Börü’nün paramparça edildiği Diyarbakır caddelerinde.
CHP annelerle kavgasında hiçbir silahını gizlemiyor. Açık açık sürdürüyor kavgasını. Bunu HDP’den gelecek üç beş oyla izah etmek ise artık mümkün değil.