Gâvurlar Müslümanları öldürürler mi? Evet öldürürler. Peki, ama neden? Müslüman oldukları için.! Sanırım yazımın sonunda söyleyeceğimi, başında söylemiş oldum… Neyse, demem o ki kıymetli dostlar; artık birbirimizi yok yere kandırmayalım ve o hepimizin çok iyi bildiği yakıcı gerçeği de, artık birbirimizden saklamayalım. Çünkü artık her şey gün gibi ortadadır. Kaldı ki salağa yatmanın da bu saatten sonra kimseye zerre-i miskal bir faydası da kalmamıştır. Evet, neydi o yakıcı gerçek? ‘’Dünyanın her tarafında oluk oluk Müslüman kanı akmasının yegâne sebebi, ölenlerin bizzat ‘’Müslüman’’ olmasıdır.’’ Çünkü bu kökten İslam düşmanlarının, tabansız barbarların, Müslümanların sayısının artmasına asla tahammülleri kalmamıştır. Onlar için her zaman genel geçer kural ‘’En iyi Müslüman ölü Müslüman’’dır.Yeryüzünde hükmedecekleri ve sömürecekleri kadar modifiye edilmiş Müslüman’ın olması onlar için her zaman kafidir.
Deyin hele dostlar, ‘’Dünyanın en büyük silah satıcısı olan katil ABD, son 30-40 yıl içerisinde herkesin gözünün içine baka baka acaba kaç tane Müslüman’ı öldürmüştür? İngiliz derin devletinin yönettiği Haçlı-Siyonist ittifakı, terör örgütleri eli ile acaba kaç tane Müslüman’ın kanına acımasızca girmiştir? Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de, Afrika’da, Arakan’da, Afganistan da, Doğu Türkistan’da ve dünyanın dört bir tarafında öldürülen Müslümanların sayısı acaba bu güne kadar kaç milyona ulaşmıştır? Kundaktaki bebekler barutların içerisinde yanarak feci bir şekilde can verirken, Almanya şansölyesi Merkel, acaba sattığı silahlardan dolayı hiç endişe duymuş mudur?’’ Allah aşkına deyin hele kıymetli dostlar; FETÖ’cü alçaklar tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişiminde, sessizliğe bürünen bu İslam düşmanlarının alayının, gerçek yüzlerini görmedik mi? Bu soysuzlar, ceylan derisinden yapılmış berjer koltuklarından, geriye kaykılmış bir vaziyette, ellerinde viskilerle televizyonlarından ‘’Türkiye’ye diz çöktürme operasyonunu’’ büyük bir keyifle seyretmiyorlar mıydı? Seyrediyorlardı… Demek ki neymiş? ’’Domuzdan post, gâvurdan dost olmazmış…’’
Pekâlâ, Müslüman Müslüman’ı öldürür mü? Öldürmez.! Daha doğrusu öldürmemesi lazım değil mi? Evet, öldürmemesi lazım ama maalesef onlarda öldürüyorlar. Nerden mi biliyorum. Biliyorum, çünkü dünyada nerede Müslüman bir ülke varsa, orada mutlaka ya dayanılması çok zor bir zulüm vardır, ya da sel olmuş kan ve gözyaşı… Asıl işin en acıklı yanı da ne biliyor musunuz dostlar? Silah satan haçlı ülkelerinin en büyük pazarı da Orta Doğu’daki Müslüman ülkelerinin olmasıdır. Mesela, fesat timi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin satın aldığı silahlar için Haçlılara ödediği para, bütün Batı Avrupa ülkelerinin silah harcamasından bile daha yüksektir.
Peki, kendileri ile bir türlü yüzleşemeyen bu bizim korkak ve uymaca akıllı Müslümanlar, satın aldıkları bu silahlarla ne yapıyorlar biliyor musunuz? Allah-u Ekber diyerek birbirlerini öldürüyorlar. Mesela, Yemen de Müslümanlar acından ölürken, peynir ekmek yer gibi yalan söyleyen Trump’ın, damadının kankası, kuzu sarması, Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, ABD’den 110 Milyar dolarlık silah alıyor. İktidarları kartondan koltuk sevdalısı bu korkak dümbeleklerin, başta ABD ve İsrail olmak üzere İslam düşmanları ile iş tuttuklarını duyunca bunların alayından soğuyor, tepeden tırnağa ürperiyorum. Sanki kalbime de adeta dikenler batıyor.
Nihai kertede anlaşılan o ki kıymetli dostlar, bunlar gibi al takke ver külah yapan birçok tabansız Müslüman ülkesi maalesef silah tacirlerinin avucunda adeta maymuna dönmüş ve artık bu deyyusların ekmek teknesi haline gelmiş vaziyettedirler. Zaten bu zihinsel zehirlenmişlik bir bitse Müslüman Müslüman’ı öldürmekten bir vazgeçse, bu deyyusların silah sanayisi inanın derhal kepenk kapatır. Pazar bulamayan kapitalizm hemen oracıkta iflas eder. Hem Allah aşkına, siz bir Müslüman ülkenin, gâvurlardan aldığı silahı bir başka gâvura doğru hiç doğrulttuğu gördünüz mü? Görmediniz duymadınız, duyamazsınız da zaten.! Çünkü paranın firavunları o Müslüman ülkeye ömür billah bir daha silah satmazlar da ondan…
Kabul edelim ki dostlar, yıllar öncesinden Haçlıların İslam ülkelerinde ektikleri fitne tohumlarıyla birbirine düşürülen Müslümanlar, bugünde maalesef birbirlerinin kanlarını akıtmaya hızla devam etmektedirler. Müslümanların bir araya gelip, üzerlerine karabasan gibi çöken bu sömürgecilere karşı önemli bir güç haline gelebilmeleri ve sömürüden kurtulabilmeleri, ancak ve ancak ümmet bilincinin yerleşmesi ile mümkün olacaktır. Yıllar öncesinden kendilerini AB çatısı altında birleştiren Haçlılar, Kafkasya, Balkanlar, Hindistan, Orta Asya gibi uzak diyarlara kadar ulaşan Müslümanları daha kolay yönetebilmek için lime lime edip ayırdılar, ayırırken de birbirlerine düşürdüler. İslam ülkelerini bu kirli projeyle zaman içerisinde parçalayarak, bölerek küçük devletçilikler haline getirdiler. Bugün sayısı sadece 57’ye kadar çıkan İslam ülkesi diyebileceğimiz küçük küçük devletler oluşturdular. Avrupalılar birleştikçe, Müslümanlar ayrıştı, parçalandı…
Ez cümle demem o ki dostlar; Müslümanlar artık vasatın renksizliğinden kurtularak cesur olmalıdırlar. Çünkü cesaretin bittiği yerde esaret başlar… Menzilini kaybetmiş tüm Müslümanların bir an önce bu sırnaşık durumdan kurtulup tarihte olduğu gibi yine dünyaya yön verecek, Müslümanların birliğini sağlayacak sil baştan güçlü bir silkinişe, uyanışa ve dirilişe ihtiyacı vardır. Aklımızla alay eden bu Haçlı Siyonist ittifakına artık bir dur demeli; Müslümanların canlarına, mallarına, yer altı ve yerüstü kaynaklarına çökmelerine izin vermemeliyiz. Bununda oluşabilmesi için öncelikle Müslümanların güçlü bir lidere, sağlam bir ittifaka ve vahdete ihtiyacı vardır. Bu gün itibarı ile Müslüman dünyasında sesi en etkin çıkan ülke tartışmasız Türkiye’dir, lideri de Erdoğan’dır… Lafın tamamı mı? O da aptala söylenir. NOKTA