-mehmet:  15 Kasım, (Helmut Schmidt’le ilgili yazı üzerine..)  ateşi bol olsun..

*SEÇ: Arkadaş o yazı, sizin sadece öyle bir cümle yazmanız için kaleme alınmadı. Adam, kendi yerini zâten belirlemiş..  Orada, birilerine beddua etmenin ötesinde üzerinde durulup düşünülecek, tartışılacak başka bir şey yok muydu?

-ferhat karasari: 12 Kasım, bilmedigini bile bilmeyenlere bir seyler anlatmak mümkün, ama bildigini sananlara bir sey anlatmak mümkün degildir. Adamlar hak olana inanmiyorlar, inananlara da düşman kesiliyorlar. Ebu Cehil’liklerinden olsa gerektir ki, kendi elleriyle yapıp yonttuklarını, kanunlastirdiklarini ilah ediniyorlar.

Ne diyelim, biz ‘Lailaheillallah’ diyenlerdeniz.

Şu da bir gercektir ki taleb etmeyene hidayet verilmez. Onun için, inkar ve küfr-i inadî içinde olanlara hidayet bulmaları içinr dua edemiyorum. bunlar güya aydin. Adamlar Mekke müsrikleri gibiler.

Onlar ne diyorlardi Ebu Talib’e: ‘Tamam, yeğenin dogru söylüyor, biz putlarımızdan vazgeçemeyiz..’ 

-Nurullah: Âbi, şu mâlum törenlerde, Tayyib beyin de gidip, bir mezar karşısında -kendisinin eski bir ifadesiyle- sap gibi durmasını, kendisiyle yaman bir çelişki olarak görüyorum.. Hele de oradaki deftere yazılanları, -sizin deyiminizle-, A. N. Sezer’den kalma bir âdeti bir gelenek haline getirmeye vesile olacak şekilde sürdürüp yüksek sesle etrafına okuması saçmalığı..

*SEÇ: O sözünü ettiğiniz durumdan ben de rahatsızım, inş., tekrarlanmaz..

-ali tekin: 12 Kasım, (‘Global entrika gücü, dişlerini açıkça gösterirken..’ başlıklı yazı üzerine..) ‘Zulüm, 1453’de başladı..’ demekle kendilerini ele vermiş oluyorlar sarhoşun kendine yok faydası.. Bedava yaşamaya alışmışlar..

Rotşilds ailesi dolar ve sterlin basıp bu parayı başta ABD ve diğer ülkelerin bankalarına satıyor, Soros da o  parayı bu kişilerden buluyor spekülasyon işi ülkeleri kaosa sürükler daha fazla etkisi olur yani.. Ama, başkasını suçlarsak öfke gelir, kendimizi suçlarsak hatalarımızı anlayıp ders almak ihtimali vardır. Bugün müslümanların ülkeleri sakinlik bulsa, israil bu sakinlikten bile korkuya kapılır.  çünkü bu vehim onları yakar, çünkü kaosdan besleniyorlar.

7 yıl önce TRT Haber’de bir proğramda, türkiyenin seçkin akademisyenleri, Soros Vakfı’nın  müslümanların ülkelerindeki STK’lara para aktardığını etraflıca anlatmışlardı, arşivde vardır o sözler.. Yani şucu-bucu ayırmıyor bu Soros’lar, düz mantıkla düşünüyorlar, yeter ki kaos olsun..ve böylece İsrail’le uğraşmaya zaman bulunamasın..

-mehmet can:12 Kasım, (‘Ya bu ilkelliğe, ya da ondan kurtulmaya mahkumuz..’ başlıklı yazı üzerine..) şu fevzi cakmakin yaptığı büyük yanlışa bak, sen milletin basina inönüyü bela et, millet de onu bir adam sanir. Bu konuyu bir aciklasaniz iyi olur

*SEÇ: Yazıda, M. Kemal’in,ölümünden sonra, 20 yıldır ordunun başında bulunan Mareşal’ın askerî baskısıyla, ve M. Kemal tarafından daha önce azledilen İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı seçtirildiğine değiniliyordu, doğru.. Ama, Mareşal, sadece o baskıyla mı suçlanmalıdır.. O zamana kadar yapılan bütün baskılara, zorbalıklara, devrim saçmalıklarına asker adına kol kanat germekle de değerlendirilmeli değil midir?

-Kürdmen: 13 Kasım, İranın üst düzey komutanlarının PKK ile görüşmesi.. mezhepçilik yapmaktan başka bir açıklaması varsa, biri açıklasın..

-Kadir: 13 Kasım, Ne alâka kurdmen kardaş.

-can er: 17 Kasım, (Küresel Cihad, iddiaları, inancımızı ne kadar yansıtıyor?’ başlıklı yazı üzerine…)  ‘Hınçlıydı..

“‘Milyonlarca müslüman nasıl bir kuşatılmışlık ve kıstırılmışlık halet-i ruhiyeti içinde yaşıyor, haberiniz yok galiba..’ dedi..

‘Öyle mi?. Vah vah!. Demek öyle de, ben habersizim.. Neyse ki, siz haberdarsınız ya..’ diye biraz ironik karşılık vermek geldi içimden, ama, yine de incinmemesi ve biraz daha konuşma imkanı olsun diye, mülayemetle konuşmayı tercih ettim. ” diyorsunuz..

…Dogrusu cok garip bir degerlendirme..; adam haksiz mi o sözlerinde. Bence bununla sizin haberdar olmadiginizi degil, onca felaketler varken, tutup da iki de bir de mülayemetten bahsetmenizi yadirgiyor.

*SEÇ: Bu yazıda ise, bana sert tepki verene mülayemetten bahsediyorum.. Her konuda mülayemetten bahsetmiyorum.. Ayrıca, unutmayalım ki, Hz. Mûsâ,  Fir’avun’la konuşmaya gitmesinden önce Allah’u Tealâ, ona, Fir’avun’la bile mülayemetle konuşmasını emretmişti.

-MirMeheme: 17 Kasım, Selahaddin ağabey; Kendi ifadenle,  köşeye sıkıştırılmış, kadınlara ve çocuklara tecavüz edilmiş ve bedenleri barbarca parçalanmış masum insanların mazlum Müslümanların içerisinde bulundukları halet-i ruhiye gereği yapıyor oldukları eylemleri Küresel Cihad okumamak lazım diyorsunuz.

Çok doğru bir ifade.. Ruh halleri itibari ile sağlıklı düşünmeyen kin ve öfke ile sivil hedefleri vurmayı meşru gören bir mantık algısı kabul edilemez. Selefî düşüncenin İslam tarihi boyunca ürettiği fikriyat ile amel dünyasına kısa bir bakış atmakta fayda var. Ağabeylerimizin Genç Müslümanlara yeniden İslami düşüncenin ihyası için çok ciddi çalışmalar yapması gerektiğine inanıyorum. Vaktiniz ve İmkanlarınız el verirse Konferans, Seminer ve STK ziyaretleri ile Müslümanca yaşama üzerine çalışmalar başlatmasını bekliyorum.

Allah yardımcınız olsun.

-Salih: 17 Kasım, Allah’ın razı olacağı her güzel eylem ve söylemin değeri, evrenseldir. Bu bağlamda; muharref cihad anlayışının ürettiği bir kavram olan küresel cihad kavramı esastan problemli ve ifratî bir terimdir. Radikalize edilmiş/olmuş ve olmaya aday kimseler için üretilen ve satın alınmasıyla bu kavramın eylemsel sonuçlarına bakıldığında çoğunluğunu masum ve mazlum insanların oluk oluk akan kan ve gözyaşlarını görürsünüz.

Muharref cihad anlayışına sahip, şiddete meyilli kişilerin bakışlarında gayet cafcaflı ve tumturaklı alımlı duran “küresel cihad” kavramının eylemsel sonuçlarından en büyük zararı özelde Müslümanlar, genelde tüm insanlık görmektedir.

Müslümanlar için vazgeçilmez olan cihad kavramının vahyin bütünlüğü içerisindeki anlamı tüm insanlığın, bütün canlı/cansız varlığın huzura kavuşması için en güzel bir biçimde Allah rızası için gayret göstermektir.  Allah’ın selamı üzerimize olsun..

-Ömer Bitlis: 17 Kasım, Küresel intifada ile küresel cihad aynı soylemdir ve doğrudur.

Saldırı doğrudur, ancak sivil ölümleri olmamasınin gozetilmemesi yanlıştır.

Hz Ali’nin kılıcını çekip, kafiri oldurecekken, kendisine tükürdü diye vazgeçmesi normal değil, yanlış hattâ.. O rivayetin bir yakıştırma olabileceğini düşünüyorum..

-umut: 17 Kasım, Öldürmek üzereyken yüzüne tüküren düşmanını “işin içine nefsim girdi” deyip öldürmekten vazgeçebilen bir Ali;  yanlış yaptığını söyleyen kadına, “sen haklısın Ömer haksız..” diyen bir Ömer; düşmanlarımıza aynısıyla karşılık verelim diyen canı yanmış müslümanlara “Onlar bizim düşmanımız,öğretmenimiz değil” diyen Aliya gibi iman etmemiz lazım..  Çünkü biz müslümanız..

-nurettin yıldız: 17 Kasım, Küresel cihad kavramı, el’qaide ile gündeme gelmis gayet güzel bir kavramsallaştırma. Küresel güçlerin müslüman katliamlarına karşı müslüman küçük öbeklerin kafir askeri unsurlara karşı gerçekleştirdikleri onurlu eylemlerdir. ve bu tanım gereği, kirletilmemesi gereken güzel bir kavramdır. IŞİD / DAİŞ gibi müslümanları da rahatça kesen ne olduğu karanlık yapılanmaların eylemlerini küresel cihad ile açıklamak bu kavramı ağır şekilde yıpratır.

Ebu Abdullah: 16 Kasım, Sagol abi.. muslumanlar icin en aci yönü,” yapilan saldirilarin, islami cercevenin disinda, hikmetten yoksun bir saldirinin yapilmasidir. Cephede istişhadî bir eylem yapilsa, ‘amenna; deriz. ‘Ama; ucaklara karsi koyacak bir gücünüz olmadan, dunya güclerine savas acmak, ne derece dogrudur? Velhasil, tutulacak bir tarafı yok, bu iddianın..

-Adem kurt: 16 Kasım , Yazınızda bahsettiğiniz ‘saldırmayana saldırılmaz’ prensibi ve ‘harbi olanlar arasında’ silahlı-silahsız ayrımı hangi fıkıhta var. Yazarsanız memnun olurum.

*SEÇ: Sizin aksi görüşte olduğunuz anlaşılıyor. Bu duruma göre, ‘saldırmayana saldırılır ve silahlı silahsız ayırımı yapılmaz..’ denilen bir kaynak göstermek size düşen bir sorumluluktur.

-Mustafa, 16 Kasım,  Cihad etmek, haşâ, aptallık etmek demek değildir. Peygamber bilmiyor muydu Haşimoğullarından iki delikanlı alıp gidip Ebu Cehil’i öldürmeyi ya da Kabe’de tavaf eden müşrik kadınları öldürmeyi? Ama, yapmadı. Çünkü amaç insanları öldürmek değil onlara İslam’ı tebliğ etmek.

Hamas’ın ve Filistinliler’in İsrail’e karşı mücadelesi elbette cihaddır. Bosna’nın Sırplara karşı mücadelesi de elbette cihaddır. Ama gidip elin memleketinde en büyük zararı Müslümanlara verecek saçma sapan işler yapmak, sıradan sivilleri caniyane katletmek, cihad değil aptallık hatta daha ilerisi Müslümanlara ve İslam’a ihanettir. Hele ki bugün dünya çapında savaşların silahtan ziyade bilim, teknoloji, bilgi, birikimle, sanayi ile iktisat ile yapıldığı şu devirde.

-VASAT ÜMMET: 16 Kasım, (yazınızdan bir cümle..) ‘Büyük müslüman bilge (merhûm) Ali İzzet Begoviç, sırbların müslümanlara yaptıkları yöntemlerle onlara karşılık vermek için izin isteyen askerlerine, ‘Onlar bizim düşmanlarımız; öğretmenlerimiz değil!.’ demiştir.

Gerçekten de bilge bir müslüman, Aliya, öz ve net demiş.

-Yusuf Otakçı: 11 Kasım , (‘Global entrika gücü, dişlerini açıkça gösterirken..’ başlıklı yazıya üzerine..) George Soros.. Kravatlı eşkiya.

-Murad Tekmanlı: Ağabey, şu başkanlık konusunun özünü inan ki, senin yazından öğrendim.. Korkulacak ya da umutlanacak bir durum yok.. Tayyib Erdoğan zaten bir başkan gibi.. Dünya da onu öyle görüyor.. Yani bir protokol cumhurbaşkanı olarak görmüyor..

Tayyib Erdoğan, dediğin gibi, kendisi için değil, kendisinden sonraki Türkiye’yi düşünerek Başkanlık sistemini gerekli görüyor.. :Herkes görüş belirtmek hakkına sahibdir de, Tayyib’in hakkını yok mudur?

(Yanlış anlaşılmasın, ona bir Tayyib derken, onu benimsediğimizdendir, içimizden birisi olarak gördüğümüzdendir..)

-Lokman-Almanya: 10 Kasım, Selam Allah’ın iyi kullarına olsun, Selahaddin abi, Tayyib Erdoğan’ın başkanlık sistemi talebi, Türkiyeyi ve bölgeyi daha iyi yönetebilmek için…

-Salih: 10 Kasım, Evet korkuyorlar çünkü başkanlık sistemi gelirse bu sevmediğimiz adam başımızdan gitmez diyorlar. Bugünde halkın tercihine saygı duymuyorlar. Yarın da duymayacaklar. Ama korktukları her seferinde başlarına geliyor.

*