Günümüzde meslek türü gibi sosyal medya fenomeni diye bir kavram çıktı. Her söze, her eyleme verecek cevabı bulanlar ‘fenomen’ ünvanı almaya çalışıyor. Yarış büyük. Ne enteresandır ki, yazıp çizmek için para alan  da yok. Havada ve bedava uçuşan fikirler.

Teknoloji artık, yaşam alanımızı, duygu ve düşüncemizi hatta hissiyatlarımızı da değiştirdi. Kimin ne yaptğı, kimin ne yazdığı, kimin nasıl yaşadığı, kimin kiminle görüştüğü, kimin nerede olduğunu takip etmek yaşam alanımız haline geldi.  Özel günlerde bile eş, dost ve akrabamızı aramak yerine toplu mesaj atarak kutlamakla yetiniyoruz. Dini günlerde bile yapmadığımız ibadetin önemini yapıyor gibi paylaşıp duruyoruz.

Kısa ve net mesajlı cümleler üzerinde uzman olduk. Birkaç kelimeye sıkıştırılmış ancak anlamı fazla cümleler hayat parçamız oldu. İçimizdeki sevgiyi paylaşmak, yüz yüze muhabbeti paylaşmak yerine beynimizi ve duygularımızı sanal aleme teslim ettik. Kavgalarımız da sosyal medyadan, sevinçlerimiz de. Kızgınlıklarımız da…

Suçlunun takibi de sosyal medyadan yapılır oldu. Buna göre şikayetlerde müthiş artış var. Kimin eli kimin cebinde belli değil. İnsani değerlerimizi bile artık unutur olduk.

Diyanet İşleri Başkanı  Mehmet Görmez Twitter mesajları için bir açıklamada bulundu ve şunları söyledi:

“140 karakterlik lüzumsuz sözlerden, ifade ve yazılardan uzak durun. Sosyal medyada, internette, şurada burada sizi, kalbinizi, yüreğinizi işgal edecek olan, beyninizi teslim alacak olan her türlü görüntü, lüzumsuz söz ve yazıdan uzak durun. Ta ki dünyanızı cennete dönüştürebilesiniz. Ta ki kalbinizi kimse gelip sizi cep telefonu marifetiyle işgal etmeye kalkışmasın. Ta ki cep telefonu marifetiyle aklınızı, ruhunuzu kimse teslim almasın.”

Çok önemli bir mesaj. Kimin için önemli, bizler için önemli. Lüzumsuz söz ve yazılardan uzak kalmak dünyamızı cennete çevirir. Olumsuz ve moral bozucu yazılar ise cehenneme çeviriyor. Ya işi şeyler söylemek ya da susmak gerek. Ama bana göre daha fazla yüz yüze sohbet muhabbete önem vermek gerek. Kalbimizi, aklımızı, ruhumuzu cep telefonu marifeti ile teslim etmedik mi?

Şimdi herkesin elinde bulunan cep telefonu hem sevinci hem hüznü oldu. Kimin nerede ne yaptığı, kimin ne düşündüğü, kimin ne paylaştığını takip etmek yaşam tarzı oldu. Tabi ki elimizin altındaki teknolojiden sonuna kadar yararlanmak gerek. Faydalı, bilgilendirici paylaşımlar yaparak. Örnek işlere vesile olarak. Günümüzün imtihanı çok fazla büyük. Çünkü çok daha kişiye aynı anda ulaşıp, çok daha fazla kişinin hakkına girmek, ya da bedduasını almak gibi bir durum söz konusu.

Dolandırıcılar da yeni yönteme ayak uydurur oldular. İnternet üzerindeki dolandırıcılıklara dikkat etmek gerekir. Sosyal medyayı kullananlara dönük eğitim faaliyetlerinin başlaması da gerekli diye düşünüyorum. Hatta daha ötesini görerek, bağımlılar için her yerde psikolojik destek alanları oluşturulmalıdır. İşler iyice hastalık boyutuna varmadan.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in uyarılarını iyi tahlil edelim. Bu nasihat çok önemli bir nasihattir.

Selam ve dua ile.