Mevsim şimdi bahar. Güneşin sıcak elleri dünyaya daha yakın artık. Gökyüzü daha mavi…

Toprak, yudum yudum içtiği yağmurlarla beslediği türlü çeşit nebatatı doğurmaya teşne.

Yeryüzü huzurun renklerini kuşanıyor, insanoğlu ibret alsın diye. Güzelle, güzellikle buluşsun da güzel bulmanın ötesine geçebilsin diye…

Hayat güzel… Yaratılmış gök güzel, yer güzel, renkler güzel… Tatlar, kokular, şekiller güzel… Sebzelerin faydası, meyvelerin şifası güzel. İnsan güzel, hayvanların dünyasındaki yaşama tutkuları güzel.

İnancımız gereği tefekkürün bin yıllık ibadet kadar kıymetli olduğunu bilen bizler, güzelle ve güzellikle tanıştırmadığımız ruhlarımızla fikretmenin akamete uğrayacağının farkına varmadıkça bu kıymetli ibadeti eda etmekten yoksun kalacağımızı hatırlamalıyız. Ki, hem ukbamız için ibadet kumbaralarımızda ecir biriksin, hem hayatımız için zarafet, nezahet, letafet çoğalsın.

Fakat ne acıdır ki, baktığımızı göremez hale gelmiş bir hipnoz halini yaşıyoruz.

Özellikle “Coronavirüs salgını nedeni ile evlerimizde kaldığımızdan beridir kalp gözlerimiz teknolojik aygıtların koyu ekranlarıyla bağlanmış durumda.

Pek çok kimse bir köşeye çekilip akıllı telefonlardan gösterişi yapılan bilgiye, grup sohbetlerine talip.

İlahi güzelliklere ardımızı dönüp, insan yapımı soğuk, sınırlandırılmış ekranlardan takip ediliyor hayat!

Gözbağı yok belki gözlerimizde. Ancak, körlük oranımızı birbirimize sırt dönüşümüzden anlamak zor değil.

Davranışlarımızın hırçınlığından, içinde yaşadığımız şehirlerin hoyratlığından, köşeli binalarımızdan, beton yığınlarından okuyoruz ki, sanal bir dünyada hakikate körlüğümüz günbegün artıyor.

Hâlbuki sevdiklerimizin gözlerinin içinde oynaşan sevinç ışığı güzel.

Annelerimizin yanaklarından şefkatle süzülen yaş güzel.

Saçlarımızda dolaşan el güzel.

Bebeklerin masumiyeti, gençlerin saflığı, yetişkinlerin bilgisi, yaşlılarımızın bilgeliği güzel…

İnsan güzel, güzelliklerle hemhal olunca.

Yaratılmış her bir şey ya zahiren güzel yahut barındırdığı saklı sırlarla batinen güzel.

Çünkü Rabbin musavvir ismi şerifi güzelin ötesinde muazzam bir kudretin tecellisiyle güzel!

Çünkü yoktan var ederek yarattığı her bir şey sanatlı… Yani ki modern tabir ile “estet” değerlerin üst seviyesinde.

Fakat acı bir gerçektir ki, azaltılmış, indirgenmiş bir “güzel” anlayışı içinde sığlaşıyoruz.

İnternette arama motoruna “güzel” ve “estet” yazdığınızda, göreceksiniz ki, “güzel”in karşılığı kadın yüzleri, “estet”in karşılığı yine ve çoğunlukla kadınlar için modern dünyanın belirlediği kriterlere uymayan kimseler için kendini sevmesin diye elinden geleni yapan haberler ve reklamlarla estetik operasyon tavsiyeleri çıkacak.

Ne acıdır ki, günümüzde artık satılabilir, değiştirilip dönüştürülebilir, fıtri niteliğinden uzaklaştırıcı, pazarlanabilir hizmetler “güzel”i tanımlıyor. “Güzel nedir?” diye sormaz oldu kimse. “Nasıl daha güzel olunur”un derdine düşense çokça…

Şimdi, tam da inzivai bir yaşamak düşmüşken bahtımıza hakiki güzelliklerin Yaratıcısına ve yarattığı muhteşem güzelliklere bir yolculuk yapmak için güzel bir fırsat.

İlahi ikram olan güzelliklerle kaderimiz için güzeli bulabiliriz. Bulduğumuzla, ruhlarımızda yeniden hakiki güzelliği uyandırabiliriz!

Ruhundan çalınmış zarafet neticesinde canavarlaşan ruhlara inat latif, naif ve hassasiyet yüklü kalplerimiz, bakışlarımız, hallerimiz olsun diye Rabbimizin halk eylediği güzelliklerin tedrisatından yeniden geçebiliriz.

Güzellin estetik operasyon olmadığını, kalbi güzelliğin en güçlü letafet olduğunu hal dilimizle gençlere anlatabiliriz.

Bir ürün gibi yeniden yapılmayacak kadar güzel yaratıldığımızın farkına varmak gerek!

Geç kalırsak, güzeli kaybetmekle kalmayıp ruhlarımız ve görüntümüz arasında açılan mesafede ilkin ruhumuza yabancılaşacağımızı unutmamak gerek.

Biz ürün değiliz! Güzeli bulmak için güzel bir akılla halkedilmişiz. Üstelik yaratılmış halimizle muhakkak ya sireten yahut sureten güzeliz!

Kalbimize ve aklımıza emek verirsek daha da güzelleşebiliriz!