“Düşmanı asıl başarılı kılan, içimizden onlarla işbirliğine giren hainler oldu hep.”

İçinde bulundukları grubun ağır, ezici, bireyi yok eden belirleyiciliğini idrak ettiler mi acaba?

Düşündükçe, geriye sardıkça çözdüler mi düğümleri?

Hizmetin öneminden bahseden bu kişiler onlara yüklenen sözde kutsal görevin ve bu görevi yerine getiriyor olmanın hainlere hizmet etmek olduğunu artık anlayabiliyorlar mı?

Alçak gönüllü davranmaya çalışıyorlar ama kibirleri hep galebe çalıyordu.

Oysa bir insan ne kadar çok öğrenirse öğrensin her öğrendiğinin karşısında daha da acziyetini fark etmez mi?

Tevazu’un güzelliği, insana derinlik kazandırması, gölgeler eklemesi ve aslın daha net görünmesini sağlaması değil mi?

Bütünün içinde bir birey olamamış gölge bile olmaktan uzak müstakil küçük bir yaşam alanına dahi sahip olamayan sinikliğini aslında hiçbir zaman saklayamadılar.

Gözleri hep tekinsiz baktı. Sözleri ve kullandıkları kelimeler dini motifler barındırıyor olmasına rağmen garip tuhaf bir şey vardı ters giden hepsinde.

Günahları arındıracak olan elbette ki inançtır, ama bunlarda inanç yoktu bunlar farklıydı.

Bilanço hesaplarına dayalı bir inanç dünyası içerisinde var olmaya çalıştılar.

Tarih kalleşliklerle dolu derdi babam.

Düşmanı asıl başarılı kılan, içimizden onlarla işbirliğine giren hainler oldu hep derdi.

Hainliklerinin peşinde koşan ve bu dehşet verici planları yüzünden Memleketime ve kendi insanlarına acı çektiren insanlar, tüm insanlığa da acı çektirirler aslında.

Darbe, insanlığın en büyük kötülüklerinden birisidir ve bu yüzden sinsi planlarla kurgulanan bir darbe dünyanın neresinde olursa olsun ortaya koydukları vahşet ile uygulandığı yer ile alakalı görülse bile anlayamadığımız ve belirli bir süre sonra arz üzerinde yaşayan bütün insanlığa acı çektirmek olarak yansıyabilecek temel bir kötülüktür.

Aynen memleketimde gerçekleştirilmeye çalışılan darbe gibi.

Gerekçeleri ile hainliklerini, vahşetlerini, yaptıkları bütün kötülüklerin üstünü örtmeye çalıştılar. İşin kötüsü ve daha korkuncu tüm yaptıkları vahşeti bunları kötülük olarak görmeyecek kadar da kalpleri kararmış, ruhları kaybolmuş, akılları çekip gitmişti.

Hepimiz bütün bu kötülüklerin, zulümlerin, kahreden hainliğin sessiz tanıkları olmadık.

Karşımızdaki insan kılığına girmiş teröristler adeta insanlığın gitmekte olduğu büyük felaketin sembolleri gibiydiler.

Ama biz bu oyunu bozduk.

En çok insanların din algılarına zarar verdiler aslında. Zahirini koruyup batınını, ruhunu, yönünü değiştirdiler ve kendi sapık davaları, ekonomik çıkarlarına, planlarına, emellerine ve sürekli hayal ettikleri darbelerine, ülkeyi parçalama hedeflerine uygun hale getirdiler.

Şükürler olsun ki başaramadılar…