Bilim insanı yetiştirmenin yeni yollarını bulmalıyız (I)

Genç akademisyenlerin yetiştirilmelerindeki sıkıntılara dair birçoğumuzun az ya da çok bilgisi veya duyumu vardır. Kaldığımız yerden devamla onların daha iyi şekilde yetişmeleri için tespit ve önerilebilecek usul, araç ve hedeflere dikkat çekelim:

Mesleki Tatmin: Mesleki tatmin için her meslek mensubunda olduğu gibi genç akademisyeni de maddi-manevi tatmin edecek bir mesleki ortam sağlanmalıdır. Genç akademisyenlerin, bizlerin de zamanında yaşadığımız gibi, mesleğin ilk yıllarında mali sıkıntılarla boğuşması veya huzurdan mahrum, kendisine sürekli angarya yüklenen bir çalışma ortamında bulunmaları mesleki gelişimlerini güçleştiriyor.

Üniversitelerde akademik unvanlara dayanan hiyerarşinin değişmez ve oldukça keskin sınırları vardır. Bu hiyerarşide bir profesör ile araştırma görevlisi arasında büyük bir mesafe bulunur. Hoca her şeyi bilen, asistan ise her şeyi öğrenecek konumdadır. Buna karşılık, proje bazında çalışılıyorsa profesör ve asistanın görev tanımları yapılıp projeye katkı oranları yazıldığında, bu iki insan aynı ekibin içinde aynı düzlemde buluşan iki proje elemanı olurlar. Bu da akademik hayatın ilk yıllarını yaşayan bir araştırma görevlisi için önemli bir fırsat, mesleki motivasyon ve tatmin kaynağı olur. Çünkü araştırma görevlisi kendi katkıları olmadan projenin kısmen eksik kalacağını bileceğinden değerini hissedecek, ayrıca projede aldığı görev sayesinde kendini yetiştirme imkânı elde edebilecektir. Buna eklenen proje primleri ve teşvik ikramiyelerini de hesaba katarsanız proje bazında çalışmanın mesleki tatmin konusunda ilk akla gelecek tedbirlerden olduğu söylenebilir. Tabii bunu sağlayabilmek için profesörün maaşının standart olmak yerine küçük bir bölümünün proje gelirlerinden oluşması, yani kazancının belli bir oranda proje yapmaya veya yönetmeye endekslenerek teşvik edecek bir düzenleme düşünülebilir.

Yurtdışı Tecrübesi: Akademisyen ve araştırmacıların beli süre ve aralıklarla yurtdışına çıkmalarının faydaları malumdur. Ancak, yurtdışına gönderilen öğretim elemanı sayısından çok, bununla neyin amaçlandığı, gidenlerin ne kadarının kaliteli bir öğrenim gördükleri ve sonunda/nihayet bu insanların ne kadarının ülkeye döndükleri; dönmüyorlarsa sebepleri; döndüklerinde bunlara üretime katkı sağlayacak bir ortam sağlanıp sağlanmadığı; yurtdışından hangi faydalı bilgi, inovasyon veya faydalı düşünceyi getirebildikleri üzerinde uzun uzadıya düşünülmelidir. Dışarıya bilim adamı gönderme işinde, gönderilecek kimselerin isabetli seçilmesinden başlayıp dönenlerin istihdamına kadar uzanan bir süreç vardır. Bu süreç sonunda Ülke olarak başarılı olmamız; Evvela Ülkenin bu konudaki ihtiyacı ile öncelikli alanların bilinmesine bağlıdır. Sonra da gidenler için tercih edilecek ülke ve üniversitelerin ve dönenlerin başarısının nasıl test edilip nasıl istihdam edileceklerine kadar planlanmış olması gereklidir. Bu sadece ülke menfaati için değil yurtdışına gidenin önünü görmesi için de gereklidir.

Üretim: Akademisyenin, akademik ilk denemelerini yapıp ilk ürünlerini verdiği dönem araştırma görevlisi olduğu dönemdir. Bu dönemdeki genç akademisyen iyi bir bilgi avcısı olmak yanında, iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmalı, bu arada/meyanda her zaman iyi bir rehberliğe ihtiyacı olacağının da farkında olmalıdır. Ekip çalışmaları, projeler ve diğer ortak çalışmalar bunu sağlayan usullerdir.

İstisnai birkaç üniversitemiz dışında dünya sıralamalarında yer alamıyor olmak ciddi bir problem olarak gözükse de bundan daha önemli problem, üniversitelerin yerele katkılarının ne olduğu ve böyle bir katkının kendilerinden beklenip beklenmediğiyle de ilgilidir. Mesela üniversitelerin ülkenin ticaret ve sanayisine ne derecede katkı yaptıkları konusu işin sadece bir kısmını oluştururken, ülkenin teknolojik gelişimine, patent üretimine, dış politikasına, kültür ve sanatına ve siyasa üretecek mekanizmalarına ne derecede katkı sağladıkları meselenin temelini oluşturur.  

Araştırma görevliliğinden ve yüksek lisans aşamasından başlayıp akademisyenin emekliliğine kadar giden uzun yoldaki riskler nelerdir ve bu riskleri bertaraf etmek için neler yapılmalıdır?

Yazının son bölümünde risk ve çözümler konusunu ele alacağız…