CHP’li ilçe başkan yardımcısının iğrenç taciz olayını ört bas etmekten utanmayan kronik CHP tavrına hoşgörü gösteremiyoruz artık. Çocuk istismarını bile ideolojik yaklaşan çirkinliği ‘’muhalefet’’ olarak tanımlamıyoruz.
İstanbul’u neredeyse otuz yıl öncesine sürükleyen müthiş CHP belediyeciliği tahammül edilemez bir hal aldı. Dört gün civarı su verilemeyen halka tankerlerle su taşıma hizmeti sunan, tertemiz Haliç’i leş kokan bir çöp birikintisine çevirmeyi beceren o büyük ilericiliğe dayanamıyoruz.
DHKP-C ve PKK terör örgütlerini kutsayarak Meclis’i taramak isteyen Canan Kaftancıoğlu’na katlanamadığımız gibi, Canan Kaftancıoğlu’nu makamına ortak eden Ekrem İmamoğlu’na da katlanamıyoruz.
Bebek katili Selahattin Demirtaş’ı kucaklaya kucaklaya, Yasin’i doğrayan o faşist tecavüzcülerin çizgisini beğene beğene seçilen; teröristleri belediye meclisine atayıp barış ve huzur maskeleri altında onlarla iş birliği yapan; Kandil çetelerinin sözde kahramanlık kitaplarını İBB kitapçılarında aşkla pazarlayan bir yalan makinasına tahammül edemiyoruz.
Tasarruf kisvesiyle doğal afet bütçelerini kısan, deprem krizlerini yatlarda güneşlenerek yöneten, içi boş vaatlerle milleti aldatan, yapılanları yıkan, yıkamadığını da utanmadan sahiplenen, görgüsüz, agresif bir müteahhide alışamıyoruz.
Kabullenemediğimiz çok şey var yani…
Salgın döneminde toplu taşıma seferlerini kısıp araç sayısını azaltan bir adamın, “Camiler için gerekeni yapın’’ demesi sinirlerimizi bozuyor. Aynı Sömürge mahsulü adamın, Avrupa medyasına çıkıp bin bir yalan ve bühtanla Türkiye’yi kötülemesine büyük bir hınç duyuyoruz. İstanbul’un peyzaj mimarisini bile rant sermayelerine meta kılıp yok eden bir cahilliğe kanımız donuyor.
Devletin siyasetçisine ‘’it’’ diyecek kadar politika etiğinden yoksun; seçimden önce yalakalık yaptığı meslek odalarına kabadayılık taslayacak kadar sakil bir karakterden söz ediyoruz.
Hitap ettiği hipnozlu güruha, aldığı koşulsuz desteğe güvenerek İstanbul’u soyuyor. Safsataları ortaya çıktı mı şiddete başvuruyor. Şehre musallat edildiği günden beri yaptığı tüm eylemler, kırdığı bütün potlar aynı stratejik komutlarla idare ediliyor.
Sürekli çizilen karizmasını düzeltmeye çalışmaktan yorgun düştüler. “IŞİD Ekrem İmamoğlu’na suikast düzenledi!’’ yaygarası koparacak kadar facia bir çıkmazın içindeler. Fakat cephelerini terk etmiyorlar. Bıkmamızı, boş vermemizi, susmamızı istiyorlar. Onun mahalle abisi kılığında yaptığı acemilikleri, kalifiye yollarla sempatikleştiriyorlar.
Benim cevabım belli.
Doğrudan İstanbul’un ağır abisine cevap vereyim:
- Evet, ben yuhaladım sizi Sayın İBB Eş Genel Başkanı, ne olacak?