Her yeni doğan güneş bir ümittir. Yeni muştuların habercisidir. İnsanı heyecanlandırır ve beklentilerini arttırır. Heyecan verir.
24 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir heyecanın artçılarını yaşıyoruz. Değişimi yaşamaya hazırlanıyoruz. Değişim iki türlüdür. Birincisi mevcut olandan daha iyiye gidişi yani ilerlemeyi, ikincisi ise mevcut olandan daha geriye gidiştir yani gerilemeyi.
25 Haziran sabahından itibaren yeni olanın heyecanı sardı benliğimizi. Yeni heyecan verir çünkü. Bu yüzden insanın içi kıpır kıpır. Yeni günün muştularından beklentilerimiz ve ümitlerimiz çok fazla. Eskiye dair ve eskimiş, bürokrasinin çöplüğünden, liyakatsiz ve ehliyetsiz bürokratlardan kurtulacağımız ümidi heyecan verici.
Üç şeyin beklentisi beni heyecanlandırıyor. Adalet, tarım ve eğitimdeki değişimler. Alanım itibariyle eğitimde atılacak her olumlu hareketin yankısı büyük olacaktır. Eğitim ve öğretim hayatında yapılan hataların acılarını yıllarca çektik. Adalet, eğitim ve tarımın çözüm önceliği olduğunu düşünüyorum.
Eğitim ise baştan sona bir neştere ihtiyacı var. Yıllardır bitkisel hayatta yaşamını sürdürmeye devam eden eğitimin bu yeni dönemde şahlanması tüm toplumu rahatlatacak bir adım olacaktır.
Temel sorunların başında insan kaynaklarımızın yeterince değerlendirilmemesi yatmaktadır. Liyakat sistemimiz tekrar gözden geçirilmelidir. Her iş ehline verilmelidir. Bunun içinde Senin adamın, benim adamım değil, filan sendikanın adamı gibi bölücü, ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemlerden uzak, kucaklayıcı bir dille, sübjektif ölçü araçları yerine, daha çağdaş daha güvenilir, daha somut sonuçlarına kimsenin itiraz ed/e/meyeceği, bireyi her yönleriyle değerlendiren, insanı her şeyin temeli yapan bir anlayışla bir atama ve yükselme sistemi kurmamız elzem olacaktır.
İnsanın değerli olduğu, hak ve adaletin sağlandığı, liyakatin ön planda olduğu bir sistemde bireyler daha mutlu olacağından verimde artacaktır. Yeni sistem verimlilik ve kalite üzerine olmak zorundadır. Verimliliği ve kaliteyi başaramazsak mutsuzluk ve ümitsizlik benliğimizi saracak. Bu ortamda çalışan bireylerden huzurlu bir yaşam ortamı oluşturamayız. Hizmeti verende, hizmeti alanda memnun olmalıdır.
Bu yüzden oluşturacağımız işe giriş ve yükselme kıstaslarını çok iyi belirlemek zorundayız, çok şeffaf olmalıyız. İkinci ve üçüncü kişilerin müdahalesine fırsat vermeden, şeffaflık ve adalet üzere inşa edilmeliyiz. Atanan niye atandığını bilmeli, atanamayan niye atanamadığını bilmelidir. Atamaların sonucunda kimsenin kafasını arkasında soru işaretleri oluşmamalıdır.
Değerlendirme kıstaslarınız kılı kırk yarmalıdır. Sonuçta kul hakkı ve vebal olacağından çok dikkat edilmeli ve çalıştığı kurumdaki yükselme kıstasları daha işe ilk girişten itibaren birey tarafından bilinmesinde çok büyük yarar vardır. Bu sürecin baştan belli olması bireyin kendi kariyer basamaklarını belirlemesi için hayati önem arz etmektedir. Baştan belli olan kıstaslara göre birey kendi kariyer planını kendisi yaparak, durağanlığın önüne geçilmiş olacak ve birey sürekli kendini yenilme ihtiyacını duyacaktır. Kendini yenileme ihtiyacının belirmesiyle hem kendisini hem çalıştığı kurum geliştirecektir. Sonuçta hizmet alanda hizmet verende memnun olacaktır. Yani kazan/ kazan tekniği ile herkes kazançlı çıkacaktır.
Kazanan birey olunca, toplum kazanacak, ülke kazanacaktır. Daha aktif hale gelen insan kaynakları yönetimi değişim ve gelişimi yönetmede ve organize etmede daha etken roller üstlenecektir.
Değerlendiril/e/meyen hiçbir birey kalmayacak, atıl ve çağın gereklerini idrakten uzak bir kurumsal yapının oluşumuna da fırsat verilmeyecektir. Öğrenen birey, öğrenen kurumlar meydana gelecek böylece stabil olmaktan çıkarak, aktif ve etken hale geleceklerdir.
Değişim ilk önce Milli Eğitimde Bakanlığı’nda başlamalıdır. Yeniden yapılandırılmalı. Atıl insan kaynakları sistemin içine dahil edilmeli. Oluşturulacak liyakat esaslı, mevcut personelinin tüm özelliklerini en ince ayrıntısına kadar ölçebilen bir kıstasla objektif ve şeffaf yöntemle tekrar ve yeniden değerlendirmeye tabi tutularak mevcut insan kaynaklarından en üst seviyede verim alma çaba gayreti içerinde olunmalıdır.
Bu ülke hepimizin, mutlu ve huzurlu yaşamak her Türk vatandaşının hakkı. Yeni sistem anlayışımız verimlilik ve kalite odaklı, insan kaynaklarının daha aktif ve etkenliği üzerine sevgi diliyle inşa edilmeli.