Her türlü nimet ve imkânın bahşedildiği ülkemizde, birlik, beraberlik ve istikrar şuuru ile girdiğimiz Şehr-i Ramazan hitama ermek üzere…
İmsak ile iftar arası çıktığımız nefs terbiyesine dair yolculuğumuz, üç gün sonra bayramla neticelenecek inşallah!
Mukaddes kitabımızın inzal olduğu bu mübarek ayda, iftar sofralarımızın başında, alnımızı secdelere koyduğumuzda, kulluk makamını teneffüs eyledik…
Sesli, yahut sessiz, dilimizle ve dahi kalbimizin ikrarıyla, ellerimizi açıp benzer yakarışlarla; “Ey Rabbimiz, farz kıldığın ibadetler ile hayatımızı tezyin ederek ülkemizde din kardeşliğimizi tesis edebilmeyi, bölünmelere uzak beraberliğe yakin olabilmeyi, uzak coğrafyalarda yaşayan Müslüman kardeşlerimizin ıstırabına teselli olabilmeyi, İslam dünyasında “İnnemel mü’minune ihvatün” Ayeti kerimesi gereğince bütünleşebilmeyi nasip buyur! Devletimize, mazlum din kardeşlerimizi zalimin zulmünden koruyacak kudret, erk ve dirayet nasip eyle! ‘Ki, güneş doğudan batmadan, batı bataklığında boğulsun! İslam güneşi yurdumuzdan doğsun!” diyerek duaya durduk…
15 Temmuz sonrası, bir yıldır vatanımızda olup bitenleri izledikçe, aklımızı ve kalbimizi bir tedbire sevk ederken, içimizde incecik bir sızıyı misafir eder olduk! Çünkü bizler, hain bir işgal girişiminin mağduruyduk!
Şimdi, hür göklerin altında hürriyet sevdasına tutulmuş milletimizin hakkıdır bayram.
O bayram ki, Hz. İbrahim’den emanet aldığımız İslam sancağının masmavi semalarda özgürce dalgalandığı müddetçe insanlığı saadete eriştirecek bir kutlu zamandır…
O bayram ki, asırlardır esaret görmemiş aziz milletimizin al bayrağı altında hürriyet şarkıları bestelenecek zamandır!
O bayram ki, sadece milletimizin değil, Ümmet-i Müslümanların Hz. İbrahim’i tevekkülü, Hz. İsmail’i teslimiyetiyle vatanlarını secdagah eyleyecek İlahi bir armağandır!
Fakat içimiz pek buruk… İslam coğrafyalarında, ya Müslümanlar zalimin zulmü altında inliyor yahut yoklukla mücadele ediyor… Yine İslam coğrafyalarında kardeş kardeşe kırdırılıyor… Müslümanlar, yoksulluk yahut zenginlikle ifrat ve tefrit arasında boğuşurken Haçlıların ekmeğine yağ sürülüyor…
Hâlbuki vahyedilen İlahi Kelama ihlasla muti olduğumuzda,
Nebiler Nebisi Peygamberimiz Muhammed Mustafa’nın (sas) sünneti seniyyesine uyduğumuzda,
Secdeye sadece Rabbin rızası için vardığımızda,
Minarelerimizden Ezan-ı Muhammediye’yi duyduğumuzda,
İslam’ın sancaktarlığını yapmış ceddimize yakıştığımızda,
Yurt edindiğimiz bu coğrafyayı “imandan” bilip koruduğumuzda,
Dinimizi, dilimizi, vatanımızı hürriyetimizi inançla kuşandığımızda,
Yavrularımızın geleceğini asli kaynaklarımızdan süzülmüş prensiplerle hazırladığımızda,
İhanete göz yummayıp hainlerin icabına baktığımızda,
Bütün dünya Müslümanlarının bayramları “Bayram” olacaktır!
Ey göğümüzü bir “kûn!” emrinle bir karanlığa bir aydınlığa bürüyen Rabbimiz; bayramı kalplerimize ikram eyle! Uzak diyarlardaki mü’min kardeşlerimize, ülkemize, devletimize ve dahi milletimize katındaki güzelliklerden sun… Dünya mü’minleri arasındaki bağları güçlendir, idrak ve itminan ikram buyur!
Dışımızı aydınlatan ışığı kalplerimize de doğur! Doğur ki, doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, Hak olanı batıldan ayırabilelim. Seni bilen herkes ile birlikte bayram edelim!
Her şeye rağmen, dünya Müslümanlarının, aziz milletimizin, bayramını kutluyor, Âlem-i İslam’a hayırlar getirmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum!