Son yıllarda öz eleştiri yapılan iki önemli konu vardır. Bunlar eğitim ve kültür konusu olarak ifade edilmekteydi. Geçtiğimiz Günlerde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, aile konusunu da başarı noktasında yetersiz alan olarak ifade etti.
Eğitim konusunda onlarca yazı kaleme aldık, Eğitimin müfredatından planlanmasına, eğitimcilerin yetiştirilmesinden fiziki şartlara kadar çok farklı alanlarda zayıf ve kuvvetli noktalar dile getirildi. Burada bir kez daha ifade etmek gerekirse eğitimin problemi kesinlikle fiziki yetersizlikler ve alt yapı eksiklikleri değildir.
Eğitimin asıl problemi çok sık değişen sistem denemeleri, müfredatın bir türlü Anadolu irfanıyla bütünleşememesi, milli ve manevi değerlerin öğrenciler tarafından içselleştirilememesi, eğitimin yönetim alnındaki yapbozlar, merkezi sınavların eğitimin merkezinde ve belirleyici olması, eğitim STK’lerinin karar merciinde istişare dairesine bir türlü alınamaması olarak ifade edilebilir.
Kültür eğitimi de içine alan çok kapsamlı bir alan. Milletlerin oluşturduğu maddi ve manevi değerlerin tamamını kültür alanı içerisinde değerlendirmek mümkündür. Sanat, edebiyat, sosyoloji, inanç, gelenekler, yaşamla ilgili tüm davranış şekilleri kültürü oluşturan bileşenlerdir. 20 yıllık Ak Parti iktidarının etkili olmadığı alan kültür alanı.
Geleneksel muhafazakâr toplumun kültür anlayışı sosyal medyanın yaygınlaşması ile toplum üzerindeki etkisini neredeyse kaybetti. Özellikle sosyal mecra alanları tüm gençleri her yönüyle sarıp sarmaladı. İçerik üreticiler insanların bireysel tatmin noktalarını ego ve görünürlük olarak empoze etmeye çalışmaktadır. Sanatın her alanında Anadolu kültürünün etkisi olmalı. Kültür Bakanlığı’nın bu konuda yeterli planlamayı yaptığını söylemek güç. Zira son 20 yılda yetişen oyunculara, şarkıcılara, tiyatroculara, ressamlara, yazarlara bakıldığı zaman bu alanların Anadolu irfanı bakımından çok yetersiz olduğu anlaşılacaktır.
Kültür il müdürlükleri illerde çok atıl durumda. Şehirlerin kültürel mirasları kaderine terk edilmiş. Kültür bürokrasisinin gençlerle ilgili önemli bir projesine şahit olunmadı. Şehirlerdeki gençlik STK’leri, okullar, gençlik grupları Kültür Bakanlığının hedef kitlesi olmalıdır. “Kültür Bakanlığı sadece turizme hizmet etmemeli.” eleştirisi hemen her alanda dillendirilmektedir.
Belediyeler, Kültür Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları, Milli Eğitim Bakanlığı artık “Mavi Vatan” konseptinde bir eğitim ve kültür çalışmasına girmelidir. Bu çalışma yapılırken gençlerin tüketim alışkanlıkları dikkate alınarak yeni yöntemler ve içerikler üretilmelidir. Müzecilik, belirli gün ve haftaları kutlamak kültür faaliyetinin çok az bir kısmını oluşturmaktadır.
TV dizileri tarih bilinci konusunda kısmen başarılı olsa da Z kuşağı dediğimiz kuşak popüler kültürün rüzgarına çoktan kapılmış durumda. Yine TV dizileri ve gündüz kuşağı programları aile yapısını kökünden sarsan örnekleri normalleştirmektedir. Özellikle kadınların ayakları üzerinde durması mottosundan hareketle aileleri parçalama yarışına giren bayan sunucular uzlaşma ve aileyi son noktasına kadar ayakta tutma geleneğimizi derinden etkilemektedir.
Yasak ilişkilerin, aldatmaların normal bir davranış şekli gibi gösterildiği TV programlarına ve dizilere mutlaka bir şekilde müdahale edilmelidir. Toplumun ahlak değerleri bu kadar ayaklar altına alınmamalıdır. Parçalanan her ailenin, annesiz ya da babasız büyüyen her çocuğun uzun vadede toplumun karşısına farklı problemlerle çıkacağı unutulmamalıdır.