TAKDİM
Mele Mehmet Taha Baran medreseye emek vermiş, gönül vermiş bir alim. Halen Oduncular Medresesi’nde 4 müderrisle birlikte 45 talebeye İslami ilimler okutuyor. Mele Mehmet’e bölgenin genel durumunu, medreselerin işlevini, hedeflerini, beklentilerini, taleplerini sorduk. Mele da ümitvar bir halet-i ruhiyeyle cevapladı sorularımızı.
H. Yahya Şekerci
Bölgeyi kapsayan bir toplumsal barış projesi var. Bu süreç ne zaman değerlendirilse kadim medreselerin bölgedeki önemi vurgulanır. Bölgenin köklü yerli bir dinamiği olarak siz bu sürecin neresindesiniz? Çözüm Süreci’ne ilişkin sizin düşünceleriniz nelerdir?
Bu soruya cevap vermeden önce; diğer soruları daha net anlamak için kısaca medrese hakkında bilgi vermek istiyorum. Medreseler; ülkemizde asırlar boyunca İslam dinine, İslamî ilimlere ve bulunduğu coğrafyanın insanlarına sosyal, kültürel ve ahlâki alanlarda gönüllülük esasına dayalı olarak hizmetlerde bulunmuş olan tedrisat alanlarıdır. Kökeni Daru’l-Erkam’a Mescid-i Nebevi’nin Suffa’sına, dayanan medreseler İslam tarihi boyunca çok büyük ilmî hizmetlere vesile olmuş mümtaz kurumlardır. Bu kurumlarda Kur’an ve sünneti, bunun yanında Kur’an ve sünnetin doğru anlaşılmasını sağlayan gramer ve belagat ilimlerinde ve gerekse felsefe ve pozitif bilimlerde tarihe adını altın harflerle yazdırmış bilginler yetişmiş nadide kurumlarımızdır. Cumhuriyet’in kurulmasının akabinde Tevhid-i tedrisat bahanesiyle medreseler kapatılıp tamamen yasaklandıktan sonra bu kurumlarda yetişmiş fedakâr İslam âlimleri, 13.5 asır devam edegelen Peygamber mirasının kendi dönemlerinde inkıtaa uğratılmasına razı olmamışlardır. Her türlü zorluk ve işkenceye rağmen; samanlıklarda, ahırlarda ve mağaralarda da olsa, aç, susuz çıplak da kalsalar bu tedrisatı devam ettirmişlerdir. Medreselerin kapatılmasıyla oluşan boşluğu doldurmak için devletin kurduğu İmam Hatip Liseleri, İslam Enstitüleri ve İlahiyat Fakültelerinin medreselerin fonksiyonunu yerine getirmek ve onlara altern atif olmadığını da açıkça beyan ederim.
Medreseler; Hz. Peygamber (SAV) metodunu alır ve bu vesileyle sadece öğretimle uğraşmaz eğitimle de kendisinden söz ettirir. Yani medreseler sözde eğitim-öğretim alanları değil özde eğitim-öğretim alanlarıdır. Bu noktadan sonra sormuş olduğunuz soruya cevap mahiyetinde olsun diye; Resulullah’ın (SAV), “En hayırlınız insanlara faydalı olandır” düşüncesini istikamet seçtiğimizde, medreseler sadece medresedeki öğrencilerin eğitim-öğretimiyle meşgul olmaz, bunun yanında o çevresindeki halkı ve medreselere gönül vermiş tüm kesimi eğitir. İslam’ın biz alimlere yüklediği görev nedeniyle bizler bu sürecin hem destekçisi hem duacısıyız hem de -bırakın bu çorbada tuzumuz olsun- biz bu çorbanın yağıyız. Olmazsa olmazıyız. Her ne kadar birileri tarafından daha bilinmiyor ve görünmüyorsak da biz Allah (CC) rızası için bu barışın olmasından yanayız. İnsan ekmeksiz susuz yaşayabilir; ama huzur, güven ve barışsız yaşayamaz. Bölgemizde bir kavga, bir kargaşa olduğu zaman adliyeden, emniyetten, savcı ve hakimden önce medrese âlimi devreye girer ve sorunu büyük oranda İslam ışığında çözer. Zira halkımızın âlimlere çok güveni var. İçinde bulunduğumuz genel sorunda, Çözüm Süreci’nde, camilerimizin komşuları ve imamların ilim yuvası medreselerin de aktif rol alması fayda sağlayacaktır.
Medreselerin buradaki işlevi ve önemi nedir? Bir barış ikliminin oluşmasında, bir uzlaşının sağlanmasında nasıl bir rol alabilir?
Bölgemizde dini bilgilendirme ve dini faaliyetlerde başvurulan önemli merkezlerden biri de medreselerdir. Kişinin dini bilgiye veya fetvaya ihtiyacı olduğunda aklına hemen ilk gelen yer medresede, ders veren Seyda olur. Medreseler ve Seydalar toplumun doğumundan ölümü olmak üzere dini hassasiyetleri olan kişilerin tüm problemleriyle yakından ilgileniyor ve kendilerine İslamî çözüm yolları öneriyor. Özellikle geçmişte halka hizmet etmekte sınır tanımıyordu, bugün o işlevi unutulmuşsa da halen az ya da çok da olsa halk nezdinde tarafsızlığını ve konumunu korumaya çalışıyor. Örneğin; insanlar arası sulh yöntemlerinde çözüm önerileri sunuyordu ve aktif olarak insanların barış ortamında yaşamasına katkıda bulunuyordu. Bu vesileyle emniyet güçlerinin, adli kollukların görevini de büyük oranda üstleniyordu. Aileler arası iletişim ve aileler arası münakaşalarda sulh yolunu kullanarak sosyal aile politikasını yürütmekteydi.
Barış ikliminde devlet ile halk, gençler, birey ve toplum arasında, kadın-erkek farkı gözetmeksizin Kur’an ve sünnet ışığında kesin çözümle bu derde deva olacağı kanaatindeyim.
Burada ciddi bir dünyevileştirme politikası uygulanıyor gördüğümüz, gözlemleyebildiğimiz kadarıyla. Bölge halkının İslam’la olan rabıtasına bir kasıt var. Siz bu noktada neler yapıyorsunuz?
Özünden koparılmaya çalışan gençleri, İslam ile Muhammedî yolla tekrar tekrar tanıştırıp özellikle gençlerimizi özüne dönmeleri için İslamî geleneklere bağlı, yeniliklere açık eğitim-öğretim faaliyetlerinde yeni metotlar üzerinde çalışıyor. Bu nedenle de bölgedeki birçok hocamız yeni medreseler inşa edip içini maddi ve manevi olarak doldurmak için var gücüyle çalışıyor. Bu yeni medreselerimiz, İslami ilimlerin okutulmasının yanında öncelikle öğrencilerini, sonrasında ise çevresindeki halkı İslam ahlâkıyla eğitiyor ve bunu uygulamalı olarak yaşayıp yaşatmaya özen gösteriyor. Halkla bağlantılarımızı daha kuvvetli tutmaya, halkla iç içe olmaya özen gösteriyor Seydalarımız.
Ne tip çalışmalar yürütüyorsunuz? Bunlar ne kadar tesirli oluyor?
Müfredatta çağa uygun yeni kaynaklar ve fikirler üretiyor, birbirinden kopuk olan medreseleri bir araya getirip yeni fikirlerin oluşmasında halkın ve medreselerimizin felahı için çaba gösteriyoruz. Son olarak yaklaşık 2 yıldır Medrese Alimleri Vakfı gibi bir çalışmamız var, ben de bu oluşumun yönetimindeyim. Bölge medreselerinin yaklaşık olarak yüzde 80’i bu oluşumu destekliyor ve oluşumda aktif görev alıyor. Bu oluşumumuz yeni metotların oluşmasına katkılar sunuyor. Bölge ve ülke sorunlarına çözümler üretmeye gayret sarf ediyor. Bunun faydalarını hem medreselerimizde hem Seydalarımızda hem bölgemizde hem de ülkemizde, inşaallah, en kısa zamanda etkisini göstereceğine inanıyorum.
Devletten, hükümetten beklentileriniz nelerdir? Bu zamana kadar neler yapıldı medreselerin ihyası noktasında ve neler yapılsa daha iyi olur sizce?
Öncelikle mederselere statü verilmesini, icazelerin en az İlahiyat statüsünde olmasını ve medreselerin özerk olarak kalmasını istiyoruz. Bu süreçte medrese alimlerinin dinlenmesi, görüşlerine ehemmiyet verilmesi, medresedeki gençlerin desteklenmesi önem arz etmektedir. Mesela; bir Âkil Adamlar Heyeti oluşumu yapıldı, bu heyette medrese alimlerinin (Seydaların) aktif olarak görev almaması, sahada çalışmaması, halk ile devlet arasında daha fazla birliktelik oluşumuna kanaatimce engel oldu. Önümüzdeki süreçte Seydaların da aktif olarak İslam ışığında bir görev üstlenmesi, devlet ile halk arasında önemli köprü olacak kanısındayım. Mesela geçmişte bu Âkil Adamlar Heyeti’ne baktığımızda her kesimden kişiler var; ama maalesef bir medrese alimi yoktur.
Bölgenin gidişatına dair, tahminleriniz, öngörüleriniz nelerdir?
İslam ile yoğrulan bölgemizde medreselerimiz ve Seydalarımız, insanlar ile İslam arasında harç görevini yapmakta. Sahabe diyarı olan Diyarbekir’imiz, Peygamberler şehri Şanlıurfa’mız, medeniyetler ve medreseler diyarı Mardin’imiz, manevi değerimiz medreseler şehri Siirt’imiz, hızla gelişen, gelişmeye devam eden Batman şehrimizde onlarca medresenin bulunması, tüm şehirlerimizde alimlerimize, gençlere değer verildikçe gür seda da İslam’ın olacaktır. İslam olunca gönüllerimiz, sokaklarımız barış ve huzur kokacaktır. Bir toplum medeniyetinin oluşmasında ve gelişiminde iki ana unsur vardır. Bunlar; biri âlim, diğeri de âlimlerin çalıştırdığı ilim merkezleridir. (camiler, medreseler…) Temkinliyiz ki daha çok çalışalım. Her şeye rağmen de ümitvarız; çünkü İslam gibi güçlü ve her soruna çözümü olan bir dinin mensuplarıyız. Halkla her türlü Çözüm Süreci, barış süreci kesinlikle devam etmelidir.
Son olarak; yeni bir oluşum olan Medrese Âlimleri Vakfı’ndan söz ettiniz. Bizlere bu oluşum hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Evet, ben bu oluşumun yönetimindeyim, kısacası MEDAV olan Medrese Âlimleri Vakfı olarak birçok medresemiz, Seydamız ve âlimlerimizle; hatta bu oluşumuzun içinde bölge halkımızın ileri gelenleri de bulunmaktadır. Hedefimiz; medreseler arasında birlik, âlimlerimiz arasında çağın gerektirdiklerine yeni yol ve yöntemler aramak, bölge barışına katkı sağlamak ve daha iyi bir eğitim-öğretim için özelikle geleneklere bağlı; ama “çağın gerekliliklerine göre medreseler arasında bir müfredat birlikteliği içim neler yapabiliriz” gibi birçok alanda soru ve sorunlara cevap aramak için bir araya gelmekteyiz. Konu hakkında son olarak bunun altını çizmek istiyorum: MEDAV hiçbir şahsın, kurumun, cemaatın, meşrebin, talebiyle bir araya gelmedi, her meşrepten arkadaşımız var. Hiçbir meşrebin rengi ve dayatması söz konusu değildir. Kur’an ve sünnet yolumuzdur.