Ankara Garı’nın önündeki patlamalarda, daha doğrusu yaşanan katliamda 97 canımızı kaybettik. Yüzlerce kişi yaralandı. Bu olayın Ankara’da yaşanması ise, elbette acı her zaman ve her yerde acıdır, etkisini azaltmaz ve çoğaltmaz ama verilen mesajı pekiştirdi. Terörün mesajını daha açık olarak kitlelere ulaştırdı.
Patlama zihinlerdeki birçok imajı da yerle bir ederken, birçok kavram da yeniden kendini buldu. Güven-güvensizlik, savaş-barış, terör-terörist hepsi yeniden ve yeniden yerine oturdu. Olağanüstü günler yaşıyoruz ancak bu yeni değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2005 yılında ‘Kürt sorununu çözeceğiz’ diye yola çıktığında ve Diyarbakır konuşmasında bunu açık açık deklare ettiğinde başlamıştı her şey. Arkasından ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ ve ‘Demokratik Açılım’ geldi. Son olarak daha kapsamlı bir aşamaya geçildiğinde devletin tüm kurum ve kuruluşlarının birlikte yürüttükleri ‘Çözüm Süreci’ başladı.
Bu günler, o çok talihsiz, kardeşin kardeşe kırdırıldığı, bu ülkenin evlatlarının kanının aktığı, çatışma ve güvensizlik ortamının hüküm sürdüğü yılları bir daha dönmemek üzere geride bırakmaya yemin ettiğimiz günlerdi. Devlet de millet de bu kararlılığı göstermişti. O sebeple artık, anketlerde Çözüm Süreci’ne olan destek çok yüksekti. Hatta siyasetçiler bile vatandaşın bu talebi karşısında, bu kararlılığı karşısında geride kalmıştı.
İşte o günlerde, her şey adım adım daha ileri bir noktaya doğru giderken, barışa ve kardeşliğe kasteden gelişmeler yaşandı. Hatırlayalım. Uludere’de 34 vatandaşımız bu sebeple katledildi. Reyhanlı saldırılarında 52 kişi hayatını kaybetti. Temmuz ayında Suruç’ta yaşanan canlı bomba olayında ise 34 gencimiz öldürüldü.
PKK’nın terör saldırıları, pusular, hayatını kaybeden güvenlik görevlileri ve nihayetinde yoldan geçen kadın ve çocuklar. Hepsi de artık sivillere kadar inen bu saldırıların hedefi oldu. Türkiye, hem taktik değiştiren bir terör örgütü PKK’nın saldırılarıyla baş etmeye çalışırken, diğer taraftan son ayların en önemli mücadelesini kanlı örgüt IŞİD’e karşı verdi.
Bu saldırılar gerçekten yeni değil. Şimdi bunlara en kanlı saldırı Ankara saldırısı eklendi. Bugünlere ilişkin en anlamlı değerlendirmelerden biri Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi. Saldırılar için, ‘Türkiye’nin demokrasine, huzur, barış iklimine atılmış bir bomba’ ifadesini kullanan Şimşek, “Biz, bir ve beraber oldukça, hep birlikte terörü lanetledikçe asla ve asla bu saldırılar nereden gelirse gelsin, kim tarafından kurgulanırsa kurgulansın başarılı olamayacaktır” dedi.
Evet budur. Şimdi barış isteyenler,sesini biraz daha yüksek çıkarsın. Bir adım öne çıksın ve taleplerini dile getirsin. Korkmadan, çekinmeden, yılmadan…
Biliyoruz, karanlığın en koyu olduğu yer aydınlığa en yakın olan yerdir. Ve biliyoruz ki ancak umut ettiğimiz sürece yaşarız.