Kitabın orta yerinden konuşalım:
Eski Kutsal Türkiye’nin ‘burjuva’sı, tıpkı ağanın elinde şamar oğlanına dönmüş maraba gibi toplumun canına okudu. Kimine göre, burjuva köy ağalarına göre daha ilerici, daha vicdanlı, daha şerefli…
Ama kazın ayağı hiç de öyle değil…
Bunun böyle olmadığını Cumhuriyet tarihindeki binlerce örneğe bakarak çok rahat görebiliriz.
Türkiye İş Bankası ve CHP nikâhı üzerinden yürüyen tartışmaları ben biraz böyle okuyorum.
Kim kurmuş olursa olsun…
Bir partinin bir bankada nasıl hissesi olabilir?
Yönetim kurulunda nasıl üyesi olabilir?
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan şey nasıl sadece Türkiye’de olabilir?
Diyorlar ki, “Biz gelirden pay almıyoruz.”
O zaman neden bankada 4 üyen var ve yüzde 28 hisse senin üzerinde?
Kimin parasını kime karşı koruyorsun?
Parasını koruduğun kitle hangi ülkenin vatandaşı? Yahut maraba olarak gördüklerin kimler?
Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 30 Haziran 2018 tarihi itibariyle İş Bankası’nın ortaklık yapısı şöyle:
İş Bankası Munzam Sandık Vakfı: Yüzde 40,12
Mustafa Kemal hisseleri: Yüzde 28,09
Halka açık pay: Yüzde 31,79
Cumhuriyet’in kuruluş şartlarını filan burada tartışmaya açmak istemiyorum. O saman öyle gerekiyordu, belli kurumları finanse etmek için böyle düşünülmüştü… Bütün bunları geçelim.
Duruma sosyolojik bir sos dökmek niyetinde değilim. Öyle olursa daha başka şeyleri de tartışmaya açabiliriz, açmalıyız…
Ancak…
Üzerinde hemfikir olmamız gereken tek ve çok önemli bir konu var:
Gazi Mustafa Kemal, bu milletin ortak paydasıdır. Bunu tartışmaya açabilir miyiz?
Eğer bu mesele her açıdan kabul görüyor ise…
Dolayısıyla bu milletin ortak değeri olan Mustafa Kemal’in İş Bankası hisseleri de derhal bu milletin kasasına yani Hazine’ye tevdi edilmelidir.
Şöyle bir itiraz var: “Efendim, hisselerden kaynaklanan temettü, vasiyette belirtilen şekilde Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na veriliyor.”
Bu para sayesinde iki kurum da ihya oldu. Ama amacına matuf kullanılmış mıdır veyahut kullanıyor mu buna bakmak lazım…
Cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden geçiyoruz. Coğrafyamızın durumu ortada… Bizim bu coğrafyaya ilişkin fedakârlıklarımız da…
Savunma sanayiine yatırım yapmamız yıllarca engellendi. Sebebi, iyice güçsüzleşmemiz ve yok edilecek kadar zayıflayınca bir sille ile tarihten silinmemizdi. İşin özeti tam da böyledir.
Son yıllarda bu alanda yapılan göz alıcı teknolojik gelişmeler göğsümüzü kabartıyor.
Bana göre, İş Bankası’nın Mustafa Kemal’e ait hisselerinin hemen tamamı savunma sanayiinde kullanılmalıdır.
CHP, yerli ve milli savunma sanayiine inanıyorsa…
Karşı karşıya bulunduğumuz kuşatmayı yerli araç-gereç ve yazılımla bertaraf edebileceğimiz gerçeğini kabul ediyorsa bu inadından vazgeçmeli. İşe siyaseti bulaştırmamalıdır.
Gelir almadığı bir kuruma aylık 12 biner lira maaş, yıllık yaklaşık 800 biner lira huzur hakkıyla 4 yönetim kurulu üyesi atamaktan vazgeçmelidir.
Böylece bankanın sermaye artırımında düşen hisse oranları hazineye devredilince koruma altına alınmış olur. Ülkemizin en saygın bankalarından biri siyasetin gölgesinde kalmaktan kurtulur. Yerli savunma sanayii hamlemize yeni bir ve can gelir…