“Büyükşehirlerde terör saldırısı olacak” bilgisi geldiğinde hep İstanbul kastedilirdi. Yabancı ülkeler, Türkiye’ye seyahat edecek vatandaşlarını uyarırken, dikkatli olmaları gereken şehirler arasında Ankara’yı saymazlardı bile. Bu sefer öyle olmadı. Ankara, geçtiğimiz hafta sonu Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırısına sahne oldu.

Ben bu saldırıya terör saldırısı demeyeceğim. Terör saldırısı dersem eğer bu yaşanan saldırının boyutunu küçültmüş olurum. Neden mi? Ne Türkiye’de ne Avrupa kıtasında terör örgütlerinin bir seferde 97 masum insanı katlettiği başka bir saldırı var. Bu kadar korkunç bir katliamı gerçekleştirmeye bir terör örgütünün gücü yetmez. Yetse de cesaret edemez. Uluslararası güç savaşlarında bu kadar çok masumun öldürülmesi kararını ancak birden çok devlet verebilir…

O yüzden cumartesi günü bir terör saldırısına maruz kalmadık. O masum kalabalığa sınırlarımızın ötesinden gelen orta menzilli bir füzenin isabet etmesi ile iki canlı bombanın kendini patlatması arasında hiçbir fark yoktur. Ekvator’un 39 derece, 59 dakika,28 saniye kuzeyinde bulunan Ankara resmen vuruldu.

Ulusal güvenlik penceresinden baktığımızda bu saldırı Türkiye için savaş sebebidir.

İddialara göre; saldırının yönlendirildiği yer Suriye… Eğer öyleyse Türkiye’nin savaş kararı alıp Suriye’ye girmesi gerekiyor. Peki, bu saldırı Türkiye’nin savaşa girmesi için mi yapıldı; yoksa sınırını aşıp Suriye’ye adımını atmaması için mi?

Bunu şimdilik bilmiyoruz; ama duyduğumuz bir bilgi var. O bilgi şöyle: Suriye’de savaş bitti, paylaşım başladı. Güvenilir kaynaklardan gelen duyumlara göre; önce Suriye’nin Sünni nüfusu boşaltılacak (azaltılacak) ardından paylaşım gerçekleşecek.

Suriyelilerin Suriye’den uzaklaştırılmasının kararı, Aylan bebeğin Bodrum’da boğulmasından kısa bir süre önce alındı. Aylan bebek olayı yaşanmadan önce Almanya Başbakanı Merkel, mülteciler konusunda Türkiye’nin yükünün hafifletilmesi gerektiğini söylemişti. Kimsenin anlam veremediği bu Türkiye lehine sarf edilmiş sözlerin ardından, Aylan bebeğin cansız bedeni Bodrum kıyılarına vurdu. Bir kare fotoğraf tüm dünyayı sarstı. Avrupalılar bir kare fotoğrafla ikna oldu. Mülteciler konusunda ‘hijyenik’ davranan Avrupa yönetimi ise, bu gelişmeden sonra birden bire kapılarını açıverdi.

Savaşın ilk gününden beri Türkiye’nin yükünü görmeyen Avrupa ve dünya, aralarında milyonlarca euro para toplayıp Türkiye’ye göndermeye başladı. Hele İstanbul’daki mülteciler otobanda Edirne’ye doğru yürüyünce Avrupa iyice korktu.

Suriye boşaltılmaya devam ediyor…

İran başta olmak üzere Suriye’de paylaşıma başlandı. Silahlı unsurlar bertaraf edilip paylaşım tamamlanacak gibi görünüyor. “Süper güç” olarak anılan ülkeler kendi aralarında anlaşırsa paylaşım hızlıca tamamlanacak ve savaş sona erecek. Sorun çıkarsa daha büyük savaşlara, çatışmalara hazır olmalıyız.

O soruyu tekrar soralım: Ankara’daki katliam, Türkiye’nin Suriye’de savaşa girmesi için mi yapıldı; yoksa paylaşım yapılırken Suriye’ye adımını atmaması için mi?