Son günlerin en büyük tartışma konusu kur savaşları…

Siyaseti sokakta, parlamentoda, sokakta kaosa çeviremeyen ‘birtakım güçler’in (kimlerse onlar!) yeni silahı bu.

Fakat kimse mesele üzerinde düşünmüyor. Ki zaten uzun zamandır düşünmek dediğimiz şey lükse dönüşmüş durumda. Düşüncesi olanlar da kumbaralarına jeton atmadıkça fikir beyan etmiyorlar. Çok acı…

Aklım erdiğince katkı sunmak isterim; hem de jeton-meton istemem…

Altın, ekonomik göstergeler içinde her şeyin üzerinde bir değer. Üretildiği kadar değer kazanır. Şişmez, balon oluşturmaz. Elimizdeki parayı altına endekslediğimizde hiçbir kaybımız olmaz. Yaptığımız işlemleri altınla gerçekleştiririz. “Şu kadar altın karşılığında bu işlemi yapıyoruz” deriz. Bu değerin küresel bir karşılığı vardır. Kâğıt paranın değeri yoktur.

Türkiye eğer altın hesabına geçerse Amerikan Merkez Bankası’nın faizi şöyle olmuş, böyle olmuş… Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu şuraya indirmiş, buraya çıkarmış… Bütün bunların bir anlamı kalmaz. Altın zaten ona göre tepki gösterir. Dolara da faizlere de tepkiyi ona göre verir. Bu mesele iyi anlaşılsa hemen altın para sistemine geçilir.

O zaman Merkez Bankası veya başka para birimleriyle uğraşma zorunluluğu ortadan kalkar!

Bu başarıldı diyelim: Faizler bir anda Amerikan Merkez Bankası’nın faiziyle eşdeğer hale gelir. 1’e bir, 2’ye iki… Neden, çünkü altın artı 1 veya 2 veriyorsun. Altın hep değerli. Enflasyon yok oluyor. Şu anda kâğıt paralarda enflasyon var. Yüzde 10 faiz veriyor bankalar, yüzde 8 enflasyon var. Yüzde 2 kâr edilmiş oluyor. Reel faiz getirisi yüzde 2 oluyor çünkü…

Altın parada enflasyon yok. Getirisi net. Yüzde 20 kâr marjıyla sattığın şeyi aynı altın değeriyle satmış oluyorsun.

Türkiye altın paraya geçince bütün dünya kabul eder. Çünkü altının küresel bir karşılığı var. Bugün neden geçerli değil? Çünkü parasal işlemler dolarla yapılıyor. Öyle olunca da ciddi bir direnç var.

Mesela Rusya’dan doğalgaz alıyoruz. Karşılığında altın verdiğimizi düşünün. Bu müthiş bir şey, iki taraf da kabul eder. Oynak kur piyasasında dolarla bu işlemi yapmak iki tarafın da işine gelmez.

Türk lirasını altına endekslediğimiz zaman hiçbir sorun kalmayacak.

Bütün ekonomistlerin altın para sistemi ile ilgili düşünceleri aynıdır.

Bu mesele James Rickards’ın “Kur Savaşları” kitabında uzun uzadıya anlatılır.

Kur savaşı baskın ekonomik gücün rakipleri ve diğer ülkeler üzerindeki en büyük silahıdır. Ticari ortaklarından büyüme çalar. İstediği zaman birbiri ardınca enflasyon manipülasyonuyla piyasayı kendi şartlarına göre kurar. Ciddi krizler onun için fırsat haline gelir.

2008 paniğini hatırlayalım. Bir anda doların değeri düşürülmüştü. Avrupa’da kurtarma operasyonları, Çin parası üzerinde dalgalanma küresel krizi tetiklemişti. Ekonomisi güçlü göstergelere sahip olan ülkeler bile bu dalgalanma sırasında yalpalamaya başlamıştı. İngiltere örneği ortada…

Bu operasyonun sebepleri üzerinde hiç düşünülmedi. Meseleyi sadece ekonomi çevreleri ile yatırımcılar tartıştı. Oysa kavga çok büyük. Amerika, ulusal güvenliğini pekiştirmek ve doların küresel para birimi olarak etkisini göstermek ve korumak için bir operasyon yapmıştı. Çin’in el altından yaptığı gizli altın alımları ile bazı ülkelerin varlık fonlarında uyguladığı gizli gündemlerini tehdit olarak görmüştü.

Dolayısıyla kendi para birimini manipüle ederek ciddi bir küresel dalgalanma meydana getirmiş ardından durumu lehine çevirmişti.

Doların hükümranlığını korumak için yapılan operasyonları çok ciddi biçimde ele alan kitap, “neden altın para” sorusunun da cevabı…

“Amerika’ya karşı yapılan en büyük saldırı nedir” diye sorsam…

Akla ilk gelen İkiz Kuleler olur…

Cevap yanlıştır. Çünkü Amerika’ya karşı yapılabilecek en büyük saldırı dolara müdahaledir.

Toparlayalım…

Dünya siyaseti gibi ekonomisini de Amerika şekillendiriyor. Bundan kurtulmak için ciddi bir iş birliğine gitmek gerekiyor. Bana göre, altın para sistemi en büyük kurtuluştur. Bunu Türkiye mi yapar; İran mı, Rusya mı, Çin mi?.. Hiç önemli değil ama birinin yapması lazım.