Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel’le AK Parti Genel Merkezi’nde bir görüşme yaptı. Bu görüşmenin olumlu bir siyasi iklim oluşturduğu doğrudur. Kamuoyunda oluşan hava gazete manşetlerine çiçek açtırdı.

Ancak bu görüşmenin ve devamında yapılacak görüşmelerin oluşturacağı iklimin götüreceği nokta konusunda “AK Parti’nin” dikkatli olması gerekiyor...

Ne demek istiyorum?

Gelin, 2014’te AK Parti ile HDP arasında yürütülen çözüm süreci görüşmelerine gidelim. Bir yıl süren görüşmelerin başında da medya ve siyaset dünyasında bugünkü gibi olumlu bir iklim oluşmuştu. O olumlu iklimin sonunda terör örgütü silah bırakmadı.

Ben de bu görüşme sürecini olumlu bulan, destekleyen onlarca yazı yazdım. Ancak AK Parti ve devletin, sürecin seyri ve sonuyla ilgili dikkat etmesi gereken onlarca da yazı yazdım.

Sürecin sonunda terör örgütü silah bırakmadığı gibi Güneydoğu illerimizde kazdığı hendek ve çukurlarla taş üstünde taş bırakmadı.

Çözüm sürecinin sonunda kazanan HDP oldu. HDP ile kurulan iletişim, AK Parti’ye oy veren Kürt seçmende bir kırılmaya neden oldu ve HDP’nin oy verilebilir meşru bir parti olarak görülmesi sonucunu doğurdu.

HDP, AK Parti’ye oy veren Kürt seçmene; “AK Parti bizi muhatap alıyor. Biz de meşru bir partiyiz. Siz neden bize oy vermemekte direniyorsunuz?” söylemiyle “kesinlikle” kendisine oy vermeyen Kürtlerin direnişini yumuşatmayı başardı.

CHP İLE KURULAN DİYALOGDAN KİM KAZANÇLI ÇIKAR?

Bugün CHP ile girilen diyaloğun sonunun da CHP’ye oy vermeyen, “İslami konulardaki” negatif eylem ve söylemelerinden dolayı CHP’ye direnen AK Parti seçmeninin duruş ve direnişinde gevşemeler olacaktır.

CHP’nin, AK Parti’nin ve seçmeninin savunduğu değerlere “asla” pozitif yaklaşması mümkün değil. Ama AK Parti ile kurulan diyalog üzerinden, AK Parti’nin “CHP İslam düşmanıdır” anlayışıyla direnç gösteren seçmeninde bu yumuşamanın yolu açılacak.

Peki aynı diyalog süreci CHP seçmeninin AK Parti’ye oy vermeye başlamasının yolunu açamaz mı? AK Parti’nin kuruluşundan beri bu seçmene yönelik tüm pozitif girişimleri sonuçsuz kaldı. CHP seçmeninden AK Parti’ye bir geçiş olmadı.

AK Parti, HDP’ye verdiği seçmenini şimdi geri alamıyor. CHP’ye sunulan seçmenin de geri alınması pek mümkün olmayacak.

50 yıldır yüzde 25’e demir atan CHP, 2019’da sağ/milliyetçi seçmenin direnişini sağcı/milliyetçi adaylarla kırdı. O iklim CHP’yi daha ne kadar taşır bilemiyorum.

Halkın özellikle AK Parti’de beklediği büyük değişim gerçekleşirse CHP’nin bu seçmen kitlesini tekrar AK Parti’ye kaptırması sürpriz olmaz.

Siyasi partiler arasında görüşme olmasın, parti liderlerinin dili yumuşak olmasın, seçmeni kutuplaştırıcı üslup terk edilmesin; asla böyle bir şeyi savunmuyorum…

Görüşme de olsun, dil de yumuşasın, kutuplaşma da bitsin. Ancak muhatabınızın burada “gerçekten” samimi olup olmadığına dikkat edin.

Bu konuda CHP’nin “gerçekten” samimi olmadığını düşünüyor ve buna itiraz ediyorum. Seçmenini “çalmaya” gelen CHP’ye karşı AK Parti’nin dikkat etmesi gereken tehlike de budur!