Uzun zamandır kaleme aldığım her yazımda ABD’nin faiz artışlarıyla işi toparlayamayacağını ifade ediyorum. Son zamanlarda ABD enflasyonundaki gerilemeden ötürü bazı ekonomistlerin faiz artışlarının işe yaradığı ve Türkiye’nin de bu yola girmesi gerektiği, bilimin bu yolu işaret ettiği hususundaki yazılarını görünce içim acıyor. Detaya girmeden yapılan bu peşin yorumlar en basit tabirle tembellik ürünleri!

Evet, faiz artışları enflasyonu dengelemek adına önemli bir silahtır. Fakat kullanılması gereken şartlar ve durumlar mevcutsa…

Talep enflasyonunun oluştuğu yerde kullanılan faiz artışları enflasyonu düşürmede ilk müdahale aracıdır. Fakat ortada bir arz enflasyonu varsa faiz artışı çözüm olamaz. Aksine ülkeyi resesyona sürükler. Yani “yokluk mu pahalılık mı?” sorusuna “yokluk” cevabını vererek işsizliği tavan yaptıran, yatırımları bıçak gibi kesen ve ekonomiyi tasmalayan bir yola girmiş olursunuz.

Peki, madem öyle; ABD faizi artırarak nasıl bu arz enflasyonunun içinde enflasyonu düşürmeye başardı?

Kimsenin dikkat etmediği, bir illüzyon var ortada ve finalde başlarına çok büyük bir bela açacak bu durum.

Malumunuz, FED faiz kararları ile birlikte bilanço küçültmesine gideceğini açıklamış ve Haziran küçültme operasyonuna başlamıştı.

FED’in bilançosundaki en önemli iki kaleme baktığımızda karşımıza ilk sırada Hazine Bonoları, ikinci sıradaysa MBS’ler çıkıyor.

Nedir bu MBS’ler?

Mortgage-Backed Securities olarak isimlendirilen bu türev ürünler İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetlerdir. ABD’de verilen mortgage/konut kredilerine ilişkin ipoteklerden oluşan havuzlar teminat gösterilip ihraç edilen borçlanma senetleridir.

Kredi veren kuruluşlarca ihraç edilip yatırım bankalarınca satın alınan ve oradan da FED’in bilançosuna ulaşan bu türev ürün bilanço küçültme operasyonları sonrası FED bilançosunda kendine yeni yer bulamamakta.

İş böyle olunca da haliyle mortgage faiz oranları yükselmekte, ev satışları azalmakta ve bu defa da konutların fiyatları gerilemekte. Sadece geçtiğimiz eylül ayında %10 ve ekim ayında %6 azalan konut satışlarını düşündüğümüzde meseleyi anlamak kolaylaşıyor.

Hasılı, gerileyen konut fiyatları da enflasyonun aşağı yönlü hareketinde çok ciddi öneme sahip.

Bir diğer mesele de tabi ki petrol fiyatlarındaki düşüş. Haziran ayında gördüğü 110 dolarlardan bugün itibariyle 80 dolarlara gerileyen petrol fiyatlarının da enflasyon verilerinde önemi çok büyük.

Önceki yazılarımda ifade ettiğim projeksiyonumu tekrarlayarak yazımı sonlandırmak istiyorum. ABD çok büyük bir girdabın içinde ve faiz artışlarıyla bu cendereden çıkma ihtimali yok. Ya her şeye rağmen iç huzurunu ve itibar gücünü kaybetmeye razı olacak şekilde bu faiz artışlarından medet ummaya ve rakiplerinin hatalarından faydalanmaya çalışacak ya da tekrar parasal genişleme yoluna baş vurup bu defa doların rezerv para olma gücünü elinden kaçıracak.

İkisi de birbirinden kötü tercihler.

Ama… Üçüncü bir tercih daha var ki o da en tehlikelisi. Ensesindeki rakibi Çin ile doğrudan ya da dolaylı bir savaş çıkarıp an itibariyle elinde tuttuğu dünyanın bir numaralı süper gücü olma fırsatını kullanıp her şeyi zor kullanarak en baştan dizayn etmek suretiyle kendini kurtaracak.

Hep beraber göreceğiz….