Geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 106 kişi hakkında yürütülen soruşturma sonucunda İmamoğlu, yolsuzluk iddialarıyla tutuklandı. Ancak kent uzlaşısından kaynaklanan terör suçlaması nedeniyle serbest bırakıldı.
Masumiyet karinesine halel gelmesin
Ceza hukukunda temel ilke olan ve uluslararası insan hakları belgelerinde yer alan masumiyet karinesine halel getirmeden bu soruşturmayı değerlendirmek önemlidir. Şüpheli, suçlu olduğuna karar verilene kadar masum kabul edilir. Her iki dosyada gizlilik kararı olması nedeniyle deliller hakkında tam bilgi sahibi değiliz. Bu nedenle masumiyet karinesine gölge düşürecek yorumlar yapmak doğru değildir. Ancakİmamoğlu’nun hem emniyette hem de savcılıkta verdiği ifadelerden yolsuzluk dosyasının güçlü bir zemini olduğunu söyleyebiliriz. Emniyet ifadesinde İmamoğlu, aile şirketi olan İmamoğlu İnşaat ile Büyükşehir Belediyesi'nden ihale alan bir iş adamının ticari ilişkisini reddetmedi ve olgusal olarak doğruladı. Burada bir usulsüzlük yapılıp yapılmadığı veya haksız çıkar olup olmadığı yönünde savcılığın harekete geçmesi uygun olup iddialar bir soruşturma gerektirir.
Terör dosyasında ise sulh ceza hâkiminin serbest bırakma gerekçesini anlamakta güçlük çekmekteyim. Kuvvetli suç şüphesi olmasına rağmen serbest bırakma kararı, meslek hayatımızda sıkça karşılaşmadığımız bir durumdur. Bu durum, aslında kuvvetli suç şüphesi bulunsa da yeterli delil olmadığı anlamına gelir. Eğer kent uzlaşısı dosyasında gerçekten kuvvetli delil olsaydı İçişleri Bakanlığı'nın, görevden alma prosedürü gereğince kayyım tayin etmesi gerekirdi. Belediye Kanunu’nun 45 ve 47. maddeleri ile 2016 yılında çıkarılan 647 sayılı kanun hükmünde kararname, kayyım tayini için kesin olarak tutuklu yargılanma şartı öngörmüyor. Tutuklu yargılama veya görevden el çektirme durumunda, herhangi bir soruşturma gerek olmaksızın da İçişleri Bakanlığı'nın kayyım tayin yetkisi vardır ve burada bakanlık tarafından bu yetki kullanılmamıştır. Bakanlığın bu şekilde kayyım tayin etmemesindeki motivasyonun, yürümekte olan terörsüz Türkiye sürecinin cevap verilemeyecek şekilde tartışmaya açılmasının istenmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Sayın Devlet Bahçeli, Muş Malazgirt’te kongre yapılması ve terör örgütü mensuplarının bu kongreye gelerek örgütü lağvetmeleri yönünde çağrı yaparken terör örgütü mensuplarıyla kurulan temasın, İstanbul BüyükşehirBelediyesi’ne kayyım tayin etmeye yeterli sayılmasının izahının güç olacağı düşünülmüştür.
İmamoğlu’ndan Karaoğlan efsanesi çıkar mı?
Cumhuriyet Halk Partisi, yolsuzluk dosyalarının gölgesinde büyük bir risk alıyor. Ekrem İmamoğlu’nun, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili deliller açığa çıktığında bugün aldığı halk desteğini koruyup koruyamayacağı konusunda şüphelerim var. Yolsuzluk iddiaları, bir siyasetçinin kamuoyundaki itibarını ciddi şekilde zedeler ve itibar kaybına yol açar. 1970’lerde Cumhuriyet Halk Partisi’nde, İsmet İnönü’nün liderliğini Bülent Ecevit sona erdirdiğinde, Ecevit’in üstünde bir yolsuzluk gölgesi olsaydı tarih,Karaoğlan efsanesini yazmazdı. O dönem İnönü ile Ecevit arasındaki mücadeleyle sol siyasetin dinamikleri de değişti ve Ecevit lider olarak Türk siyasi tarihine geçti. Ecevit’in liderliğinin önünü açan, sırtından düşürmediği mavi gömleği üzerinden sembolleşen temiz siyasetçi görünümü idi. Ve İnönü, daha gelenekçi ve Kemalist bir anlayış ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçmen kitlesini daha çok temsil ediyor olsa da Ecevit; yenilikçi, genç, dinamik ve sosyal demokrat karakteri ile bu seçmen kitlesini yıllarca peşinden sürükledi.
Bugün 22 yıldır süren AK Parti iktidarı ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden muhalif seçmen, İmamoğlu’nun yanında konsolide olmuş durumda. Ancak bir süre sonra kitleler aynı heyecanı duymayabilir. Ekrem İmamoğlu’nun liderlik karizması, -Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugüne kadarki liderleriyle kıyaslandığında- toplumun tüm kesimlerine hitap etme kapasitesi bakamından daha farklı bir anlayış ve felsefe gerektirmektedir. Yolsuzluk iddialarının gölgesi ve iptal edilen diplomanın geçersizliği, Cumhuriyet Halk Partisi içinde bölünmelere neden olabilir. Özgür Özel, tüm hamlelerini bu öngörü üzerinden yapıyor olmalıdır; bu nedenle henüz iptal edilmeyen kurultayı öne almak gibi çözümler üretiyor. İşe yarayıp yaramayacağını zaman gösterecektir.