Gerçekler hem acıdır hem de acıtır. Bizde konu futbol olunca hayallerimiz kabarır sınır tanımayız. Üstelik hiçbir şeyi düşünmeden birbirimizi gazlamak gibi de bir hünere sahibiz. Örneğin A Milli Takım, Ukrayna’ya mağlup olduğunda tüm hesaplar yerle bir oldu mu; oldu bir güzel. Hırvatistan maçını zor bela alınca da yine yeniden doğal havamıza girdik mi aynen. E be kardeşim dön de arkana bak bir kere bizim futbolumuzu kim ya da kimler nasıl yönetiyor diye. Hiç aklın kesiyor mu doğru bir yönetim şeklinin olduğuna bence cık. İzlanda mağlubiyeti okkalı bir tokat oldu bize. Bakmayın üç sıfırla bittiğine altı da olurdu yedi de. Gördünüz mü elin adamı gazımızı nasıl kesti; yok efendim biz bitti demeden bitmezmiş. Hadi bakalım kime ne cevap vereceksiniz. Gidin kardeşim topla ekibini de Allah aşkına gidin düşün şu futbolumuzun başından. Biraz nefes alsın ligimiz, milli takımımız, futbolumuz. Başka egolarınız uğruna futbolumuzu kullanmaktan vaz geçin siz neyi niçin kullandığınızı çok iyi biliyorsunuz. Kolay kolay harcamayı seviyoruz mesela Fatih Terim’i kebapçı uğruna, Volkan Demirel’i küfreden bir fanatik uğruna yani harca harca bitmez. Ne hesap vereceksiniz bilmiyorum ama bir kez olsun Türk futboluna bir katkı sağlamak istiyorsanız Luce’ni de ekibini de al ve git bundan daha hayırlı daha güzel bir faydan olamaz.

İzlanda maçıyla ilgili futbol adına bir şey konuşamıyorsak bu bizim için çok üzücü bir durum olduğunu gösteriyor. Rakip oynadı biz izledik yirmi beşi beş kuruştan hatalar yaptık kalemizde üç gol gördük. Futbol artık ağır roman havasına uygun bir oyun değil savaşan koşan fizik gücüne dayalı bir oyun oldu. Bizde hâlâ yan pas, yan pas, yan pas iyi de kardeşim rakip kaleye kim gidecek ben mi? Atağa çıkıp defansa dönmeyen defansa gelip atağa çıkamayan bir A Milli Takım vardı. Oynanan oyunun neresinden bakarsak bakalım bizim bu maçı almamız mümkün görünmüyordu. Bir tek gol pozisyonumuz yok. Rakip takım toplu hücum ve defasın anlayışıyla maçı istedi ve üç golle aldı. Futbolculara kızmamak gerek ellerinden gelen bu kadar. Milli takımı bırakmış ve Barcelona’da takıma giremeyen Arda için ayağına kadar gidiyorsan kaptan Emre’yi istisna tutuyorum ama emekliliği gelmiş Sabri’yi davet ediyorsan elindeki orijinal stoperler Ömer Toprak ve Serdar Aziz’i oynatmayıp Mehmet Topal’dan stoper yaratmaya kalkıyorsan sonuçta bu kadar basit gollerle mağlup olursunuz. Fatura ağır bunu ödeyecek adres de belli onun için gidin düşün yakamızdan diyorum.

Atalarımız ne güzel sözler söylemişler her bir sözün mana ve önemi çok güzel. Bakın onlardan sizlere bir bukle olsun hatırlatayım. Evdeki hesap çarşıya uymaz; uymadı. Ne ekersen onu biçersin; biçtik de zaten. El elin eşeğini türkü çağırarak arar; Luce de bunu yapıyor zaten. Gelen gideni aratır; Fatih Terim’i aradığımız gibi. İyi olacak hastanın doktor ayağına gelir; İzlanda ayağımıza geldi. Darı unundan baklava incir ağacından oklava olmaz; tıpkı sahada gördüğümüz takım gibi. Su uyur düşman uyumaz; İzlanda uyumadı. Su testisi su yolunda kırılır; kırıldığımız gibi.

Zararın neresinden dönülürse kârdır sözüyle yola çıkarak futbolumu yöneten ve yön verenlere derim ki: Terazi var tartı var her şeyin bir vakti var. O vakit bu vakit yani bırakın gidin diyorum. Yok gitmeyiz derseniz zorla güzellik olmaz o zaman yolcu yolunda gerek tıpkı ben gibi…

Allaha emanet olun…