İnsanlar ne kadar balık hafızalı olurlarsa olsunlar, yapılan iyiliği ne kadar erken unuturlarsa unutsunlar genelde kendilerine verilen sözü unutmazlar.
Kendi çıkarları söz konusuysa belki “yanlış bir beklentiye girdim” düşüncesiyle verilen sözü unutabilirler ama…
Mesele, memleketin hayrına ise iş değişir.
Hele ki o insanlar memleket sevdalısıysa...
Seçimlerin üzerinden epey bir zaman geçti.
Son 22 yılda yapılan seçimlerden farklı bir seçim dönemi yaşadık.
Yenilmezliği ile ünlenip her seçimde birinci parti olan AK Parti, bu seçimde ikinci parti konumuna geriledi.
Bu gerçek, birinci parti konumuna yükselenler dâhil herkesi şaşırttı.
Seçim sonucunu en iyi bilen anket firmaları bile şaşırdı bu sonuca.
Seçim sonrasında herkes AK Parti’ye ayar verdi.
Millet sandıkta ayar verdi, eli kalem tutanlar ve ağzı olanlar da sandıktan sonra ayar vermeye devam etti.
Partinin lideri Cumhurbaşkanı’mız mealen ne dedi?
“Verilen mesajı aldık, gereğini yapacağız!
Değişim başlayacak, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. Ben dâhil herkes ne gerekiyorsa yapacak, yapmak zorunda…”
Peki ne değişti?
47 gün geçti seçimin üzerinden…
Tamam sabır gerekiyor, mutlaka atılacak adımlar falan vardır da…
Milletin sabrı da tükeniyor.
Birileri bedel ödesin, birileri yerinden olsun falan demiyor bu millet.
Ya ne diyor?
“Milletin değerlerine ters düşenler partiyi terk etsin, birkaç kişinin istikbalinden memleketin istikbali daha önemli. Yapılan yanlışlara dur deyin, milleti rahatlatacak hamleler yapın.” diyor.
Son günlerde yaşanan siyasetteki sıcak mesajlar, diyalog kapısının aralanması, yapılan ziyaretler marjinal gruplar hariç herkesi memnun etti mesela.
Parti içindeki, “partiden insanları uzaklaştıran simge isimler”e karşı toplumun beklentileri dikkate alınmaz, insanları partiden soğutan söylemler revize edilmezse, partinin yan kuruluşu gibi çalışan resmî veya gayriresmî kurumlar kendilerine çekidüzen vermezse, partiye yakın iş adamlarından tutun da her kesimden insan yapıp ettiklerine dikkat etmezse milletin soğuması katılaşır; buz hâline döner, eriyince de o suyun nereye akacağı belli olmaz.
“Cumhurbaşkanı’mızı çepeçevre saran, ona yanlış bilgiler aktaran, onu yanıltan.” cümlesi her ortamda konuşulur yıllardır.
Bu konuşulanların da peşinden gidilmeli. Bu cümlenin içi boş değil.
Kendi istikbalini sağlama almaya çalışanlar eğer kendilerini korumaya devam ederlerse bir dahaki seçimde darmadağın olurlar.
“Bana dokunulmadan değişim olsun.” demek, değişim olmasın demekle eş değerdedir.
Çünkü herkes bana dokunulmasın der.
Bahçede biten her çalı “bana dokunma!” derse bahçe nasıl temizlenecek?
Yarın gelip kökünden temizlerler.
Kısaca; yenilgiye sebep olanlar sağına soluna bakınmadan çekip gitmeli, liderin elini güçlendirmeli ve makasın daha çok açılmasına izin verilmemelidir.