Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk milleti olarak daha dünyaya son sözümüzü söylemedik.” seslenişinden altı gün sonra, 21 Aralık’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ABD’nin Kudüs kararını geri almasını öngören tasarı oylandı.
Yani dünya, Türkiye’nin öncülüğünde hazırlanan ve Trump’ın Kudüs kararını reddeden “İsrail’in İşgal Altındaki Doğu Kudüs ve Filistin Topraklarındaki Faaliyetleri” başlıklı karar tasarısı oylamasında Amerika’nın değil Türkiye’nin yanında yer almış oldu.
Bu tarihi bir olaydır.
Dünyanın hem ekonomik ve hem de askeri süper gücüne karşı alınan bu tavır, elbette Erdoğan’ın birkaç gün önce söylemiş olduğu “Henüz son sözümüzü söylemedik” ifadeleriyle birlikte okunmalıdır.
‘Dünya Beşten Büyüktür’ ifadesi böylelikle ilk kez hüküm olarak müşahhaslaşmıştır; ‘Güçlü olmak, haklı olmak için yeterli değildir’
Bu, Türkiye’nin dünyaya söylemiş olduğu önemli bir sözü, dünya mazlumlarının haklarının korunması için önemli bir teklifidir.
Ama Erdoğan’ın Necip Fazıl Kısakürek ödül töreninde vurgusunu yaptığı, henüz söylemediği son sözü bu değildir.
ABD Başkanı George Bush’un Irak’ı işgalden sonra ortaya attığı Yeni Dünya Düzeni’ne verecek bir cevap ve söylenecek bir söz olmalıdır ve o söz de bizzat İdelocya Örgüsü’nün içindedir.
Çünkü İdelocya Örgüsü, merkeze Türkiye’yi alarak topyekûn bir doğu ve batı muhasebesidir.
Muhasebenin temelinde de Üstad’ın, “Bugünkü dünya, tahlilini bekleyici tek cümlelik terkip hükmüyle, yirminci asrın başında ve ortasında iki kere neşterlediği halde bir türlü çıkaramadığı ruhi ve içtimai urunu daima içinde gezdiren ve şimdi fani bir gaflet ve sahte sükûnet devresine girmiş bulunan ve pek yakında bütün iç ihtilâlini açığa vurmaya mahkum yaşayan asırlık bir illet panayırıdır” tespit ve teşhisi yer almaktadır.
İdelocya Örgüsü yani Büyük Doğu İdeolocyası’nda ana tahlil mevzuları; ‘Adımız, Davamız, Manâmız, Doğu ve Batı Muhasebesi, Türkün Muhasebesi, Ana Kaynak: İslâm, Tarih Hükmü: Nasıl Bozulduk, Beklediğimiz İnkılap, Beklediğimiz İnkılabın Yönleri, Devlet ve İdare Mefkûremiz, Temel Prensipler, Hal ve Manzara, Çilemiz ve Davamız’başlıklarıyla işaretlenmiştir.
Dünya üzerinde yaygınlaşarak hüküm süren hastalığın tespiti de yine Üstad’ın eserinden;
“Makineyi yapan ve birbirini doğuran makineler manzumesini bizzat yapamadıkça veya bir gün onu yapmaya doğru bir şuur ve plân sahibi olunmadıkça, makineleşmek esarettir”
Erdoğan’ın yani Türkiye’nin dünyaya söyleyeceği son söz de yine Büyük Doğu’dan ilhamla geliştirilerek söylenebilecek bir söz olabilecektir.
Çünkü İslam’a muhatap anlayışta fikir üretebilecek ve külliyat çapta çözüm ortaya koyacak başka bir adres yoktur.
Herkes kendi nefsinden esnemeleri fikir zannederek ve kurusıkı methiyeleri tesbih yaparak bu güne kadar gelebilmiştir.
Ve herkes işi boğuntuya getirerek günü kurtarma derdindedir.
İdelocya Örgüsü’ne yapılan vurguyu, Türkiye’nin dünyaya teklif edeceği Yeni Dünya Düzeninin habercisi ve dünya mazlumlarının Kurtuluşunun müjdecisi olarak görmek ve kabul etmek istiyoruz.