Adalet ve Kalkınma Partisi’ni devirmeye gücünün yetmeyeceğini bilerek seçime giren Türkiye muhalefeti, tek hedef olarak kendisi- ne AK Parti’yi istediği sonuca ulaşmaktan engellemeyi koymuştu. Bu yüzden de, AK Parti ile yarışacak, seçmenleri onunla kendisine çekecek bir programa sahip değildi.

Muhalefetin hedefi bu olsa da asıl hedef AK Parti’nin Türkiye’yi dünya çapında bir devlete dönüştürmesini engellemekti. Aynı hedef şimdi hükümet ortaklığı konusun- daki tavırlarda gözetilmekte. Hükümet ortaklığı konusunda muhalefet ikinci, hatta dör- düncü hanım olarak bir erkeğin yanında duruşuna benzer bir duruş serdetmekte. Böyle giderse, muhalefetin hükü- mete katılma şartları dayatma yarışı, hükümeti kurmak için verilen yasal sürenin dolma- sıyla birlikte kendi elleriyle kendilerini mahvetmekle sonuçlanacak. Bana öyle geliyor ki, muhalefetten birçok vekil, bakanlık donanımı olmadığı halde bir bakan koltuğunda oturabilmek için bile hükümete ortak olmayı kabul edecek. Genellikle donanım ve tali- matlar dışarıdan hazır olarak onlara verilir zaten.

AK Parti’ye düşen mühim bir görev var: Önemli bakanlıkları muhalefete kaptırmamak. Çünkü, muhalefetin hükümete katılma niyeti ülkeyi ileri götürme aşkından kaynaklanmıyor. Bilakis, AK Parti’yi zayıflatma operasyonunu içeriden tamamlamak için ortak olacaklar.

Kestirmeden söylemek gerekirse, onlar iş yapan değil işi engelleyen bakanlıklar olacak. Çok farklı tavırlara yönele- cekler. Ancak, gece gündüz medyanın ana gündemini işgal edecekler. Büyük pankartlar taşıyan ve tüm mahalleye sesini duyurmak isteyen göstericiler gibi davranacaklar.

Türkiye’nin muhalefet partileri, bütünüyle geleneksel partilerdir. Üçüncü dünya ülkelerinin partilerine ve genel olarak bölgemizin partilerine çok benziyorlar. Bu muhalefet hâlâ, eskiden olduğu gibi askerî darbelerin ve dışarıdan gelecek direktiflerle hareket etmenin hayalini kuruyor. Böyle bir muhalefet anlayışı değerden yoksundur ve en düşük memurundan dışişleri bakanına kadar herkes dışarı- dan, büyük devletlerden aldığı talimat ve tavsiyelerle hareket eder.

Ülkenin nereye gittiği, bu zihniyetteki muhalefet partilerinin umurunda bile değildir. Aynı gerekçeyledir ki, bu par- tiler halkın büyük çoğunluğu- nun ilgisini çekecek projeler ve programlar ortaya koymaz, bunu aklından bile geçirmezler. Çünkü halk ve cumhur/ çoğunluk onların umursadığı en son şeydir.

Türkiye’de muhalefet partileri dürüst seçimler yoluyla geleceğe adım atmak istiyorlarsa, önlerinde birtakım seçenekler bulunmaktadır: Öncelikle mevcut muhalefet partilerinde iç bölünme yaşayarak yeni partiler kurulmasını sağlayabilirler. Bu yeni partiler AK Parti ile yarışacak programlar geliştirirler. Nihayet, güçlü bir ülke için yoğun bir çaba içine girerler. Zira, dışarıyı dinleyerek yol alan muhalefet, uzun süre dayan- mayan ithal konserve kutula- rına benziyor.

Çeviri: Fethi Güngör