Efendim, yazının başlığında yer alan “raina” kelimesini bilenler, muhtemelen tebessüm ediyordur şimdi.

Hatırlayamayanlar hafızalarını yokluyordur. Bilmeyenler ise reina saldırısını hatırlayıp tashihe muhtaç bulmuş olabilirler.

Mekândan söz ederken “reina” kelimesini ısrarla küçük harfle yazacağım. Kastım, yazının sonunda izah bulacak.

Yılbaşı gecesi gerçekleşen kanlı saldırıda 39 kişiyi katleden reina katili dün cezaevine sağ salim gönderilmişken reina kelimesinin zihnimde sebep olduğu sıçramalardan söz etmek diliyorum.

Gündem hayli yoğunken, üzerinden bir buçuk ay geçmiş bir olayı gündemimde tutuyor oluşumu israftan saymayınız. Mevzu eski fakat asla eskimeyecek Vahy-i İlahi’den bir kelime, bu olayı yeniden hatırlattı bana. Hiç bir işe yaramasa bile bir ayeti etüt etmiş olmanın ecrine talip olarak yazacağım.

Nisa Suresi 46. ayetinde biz iman edenlere “Raina demeyiniz, unzurna deyiniz!” buyurulur!

Meallerde raina kelimesi: “…ve bize bak! (Bu kelime, Arap dilinde bu anlamda kullanılmakla beraber, Yahudi dilinde ‘ahmak’ anlamına gelmekte ve hakaret etmek için kullanılmaktadır. İkisi arasında harf farkı olmasına rağmen ses benzerliği bulunmaktadır.)” şeklinde izah edilir.

Unzurna kelimesi ise “…ve bize nazar et, bak” şeklinde meal edilir. Adap ve hürmet izharı vardır.

Bu iki kelimenin bir ayette geçiş gerekçesi ise kaynaklarda şöyle nakledilir:

“Müslümanlar’ın Hz. Peygamber’e Arapça ihtivasıyla böyle hitap etmelerini Yahudiler fırsat bilerek, kendi dillerindeki kelimeyi andıracak şekilde ağızlarını eğerek, sövmek ve hakaret kastiyle ‘râînâ’ derler.

Hz. Sa’d b. Muaz, bunu işitir, ‘Ey Allah’ın düşmanları, lanet olsun size, vallahi hanginizin Resulullah’a karşı bunu bir daha söylediğini işitirsem boynunu vururum’ der.”

Bu durum sonrasında, Nisa Suresi’nin 46. ayeti; “Yahudilerin öyleleri vardır ki, (kelimeleri yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak ‘işittik, karşı geldik!’, ‘işit, işitmez olası!’ (anlamında) ‘raina’ derler. Hâlbuki onlar, ‘İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak!’ deselerdi, bu kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler” şeklinde inzal olunur!

“Reina” kelimesinin zihnimdeki bu sıçramasının ardından günümüze dönelim: Malûm mekânın sahibi Mehmet Koçarslan’ın küçük kızının ve mekânın ismi aynı, reina… Anlamı, İspanyolcada “kraliçe” demekmiş.

Reina’nın babası verdiği bir söyleşide, “Ben Reina’nın uğruna inanıyorum. Onun adını Amerikalı bir arkadaşım koydu. Reina doğduğunda bizim hayatımızda birçok şey yoluna girmişti. Ben hayatım boyunca bu ismi temiz tutmak zorundayım. Reina’yı riske atamam!” demiş.

Madencilikten eğlence sektörüne bir çırpıda geçiş yapan, kızının doğumuyla her şeyin değişiverdiğini beyan eden Koçarslan’ın her sözüne inandım. Gösterdiği hassasiyeti ise “Yahudiler’le çalışmanın hayli güç olduğuna ve risk barındırdığına” yordum.

Kızı adına üzüldüm. O henüz masum! Ona “raina” değil “unzurna” diyerek sesleniyorum. Bakar ve bu satırları okur inşallah!