Memleketten arıyorlar sık sık…

Gelişmelerden müthiş kaygılılar.

HDP/PKK’nın ülkeyi çekmeye çalıştığı nokta, herkes için artık kaygı verici olmanın ötesine geçmiş.

Üstelik sorun, sadece HDP/PKK’nın ülkeyi ve bahusus bölgeyi terör nedeniyle kaosa mahkûm etme çabası değil…

Bölge dışında kalan kimi şehirlerde, ne idüğü belirsiz birtakım kimselerin, Kürt kimliği ile bilinen kişi ve işyerlerine yönelik saldırıları, bahsini ettiğimiz endişenin ana sebebi.

Sözgelimi Kırşehir’de yaşananlar ve başka yerlerde mevsimlik işçilere yönelik saldırılar…

Olacak şey değil!

Beyler, hanımlar, efendiler, kardeşler!

Ne yaptığımızın farkında mıyız?

Siz bilmiyor musunuz ki, terör, terörist, terörün ağababaları tam da bunu ister!

Terör örgütünün, Temmuz’dan bu yana yapmak istediği elbette ki, sadece buydu.

Yani şiddeti şehirlere taşımak, kargaşa ortamı oluşturmak ve insanların birbirlerine korku ve kuşkuyla bakmalarını sağlamak.

Daha da açıkçası, kamu düzenini altüst edip teröre mevzi kazandırmak…

Dağlıca saldırısı bunun için tertiplendi.

Iğdır’daki kahpe pusu bunun için kuruldu.

Bu tezgâha gelmek, teröre hayat vermekten başka hiçbir şey değildir.

Bu saldırıları kendini MHP’ye nispet eden birileri tarafından yapıldığı söylendi, yazıldı, çizildi…

Açık söylemek gerekirse, MHP’nin süreç işlerken yaptığı, bana göre hayati denebilecek yanlışlıklarla beraber bu tür provokasyonlara bilerek katkı vereceğini düşünmek bile istemem.

Bunların hepsi, çatışmalara partner üretmek için yapılmış planlı propagandalardır.

Yaşı genç olanlar bilmez.

Bizim bile çocuk sayıldığımız 70’li yıllarda Türkiye’yi, sağ-sol çatışmaları esir almıştı.

Sokağa çıkmak cesaret işiydi neredeyse.

Her gün ortalama 5 genç toprağa seriliyordu.

İşte o günlerde MHP Genel Merkezi bir slogan üretti.

Mesajı çok net bir slogan!..

Belli ki, üzerinde çok düşünülmüş ve o günün şartlarında terörün kaynağına işaret eden ve hatta suçüstü yapan bir belirleme…

70’li yıllarda bunu tespit etmiş bir partinin, bugün, geçmişteki onca tecrübeye rağmen benzer bir yanlışa bilerek katkı vermesi akıl kârı olamaz!

Biz biliyoruz ki, yaşadığımız sıkıntı, Kürt-Türk ayrışmasından kaynaklanan bir hadise değil.

Bu yüzden, alnından öpmek istediğim Kırşehir’de yaşayan hemşehrimin; “Olayların Kırşehir halkıyla bir ilgisinin olmadığını, dışarıdan gelen ve ülkeyi iç savaşa sürüklemek isteyen provokatörlerce yapıldığını biliyoruz” diyerek ve üstelik bunu bir pankarta yazarak meselenin özünü tespit etmesi, kelimenin tam manasıyla takdire şayandır.

Evet, hadise tam da bundan ibarettir.

O yüzden şimdi, basiret zamanı!..

Kardeşliğimize sımsıkı sarılma zamanı!

Ülkemizi, sokmak istedikleri girdaptan, elbirlik olup kurtarma zamanı.

“Vur diyenin” hain, “kışkırtanların”, Türkiye’nin büyümesini istemeyen kökü dışarıda ajan-provokatörler olduğunu, cürmümeşhutla tespit etme zamanı.

Basiret Ya Hû!