Çocuğun yetiştiği ortamda etrafındaki insanlar, vicdanını ne kadar diri tutabiliyorsa, çocuk da o kadar diri tutmaktadır.
Şimdiki çocuklarda gözlemlediğim ve harekete geçirmek noktasında zorlandığım en büyük olgudan bahsedeceğim size; Vicdan!
Vicdan, TDK’de şöyle açıklanıyor; kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü de yükleyen içsel güç.
Ben de şöyle tanımlıyorum; kişinin kontrol mekanizmasının kilidi, hayatını yönlendirmede karar verme mecrası, hareketlerini kontrol eden gizli muhasebecisi…
Kişi, doğar ve şekillenmeye başlar. Saat saat, gün gün, yıl yıl… Gelişir de gelişir. Bir yandan elleri, ayakları, kolları, bacakları, burnu, kulakları gelişirken, bir yandan da duyguları ve ruhu gelişmeye devam eder. Eder ya, ederken bu duygu süreci belli başlı modelleri baz almaktadır. Bu modellerin en başında annesi ve babası gelir. Anne babadan en az birinin olmadığı yahut yetersiz kaldığı çocukların da bir tarafı hep eksik kalır. Duygu açlığı arayışına geçer ve kendisine başka bir model arar. Bundandır, bazı çocuklar abilerine, dayılarına, amcalarına, halalarına, teyzelerine yahut anaç/babacan kuzenlerine daha düşkün olmaktadır.
O model, çocuğun duygularını yaşamasında sınırları haline gelmektedir. Neye nasıl üzüleceklerini, neye ne kadar sevinecekleri, hangi durumlarda ağlayacaklarını, hangi durumlarda güleceklerini… Hep model aldıkları kişi tarafından öğrenmektedir. Ve vicdan temeli de böyle öğrenilmektedir. Çocuğun yetiştiği ortamda etrafındaki insanlar, vicdanını ne kadar diri tutabiliyorsa, çocuk da o kadar diri tutmaktadır.
Gelin görün ki, çağımızda çocuklar anne babasını değil, televizyonu model kabul ediyor. Televizyonda yapay hayatın sunulduğu yarışmalar, diziler, filmler, vicdanını köreltmekle kalmıyor doğal süreçlerin de gösterildiği; katiller, çocuk – kadın katliamları, siyasi tartışmalar, kavgalar, hiçbir şekilde vicdani gelişime katkı sağlamıyor. Ve vicdandan yoksun gelişen çocuklar, kendini kontrol edemeyip aklınıza gelecek bütün pis ve iğrenç halleri yapabiliyorlar. Çünkü vicdanı olan birey, öfkesine hakim olup çatışmalarını kontrol edebiliyor, şehvetini kontrol edip, taciz, tecavüzden yahut sağlıksız ilişkilerden uzak kalabiliyor, empati yeteneği gelişmiş şekilde karşısına zarar vermemekle birlikte sağlıklı iletişim süreci yönetebiliyor, yoksulun, garibanın, yardım bekleyenin yardımcısı olabiliyor… Kısacası toplumun ihtiyacı olan ve elle gösterilen herkesin vicdan noktasında üstün bir duruş sergilediği, model olarak karşımıza çıkıyor.
Geleceğin temeli, evinizde, başucunuzda duruyor. Çocuğunuz için bir şeyler yapmalı, egolarınızı, öfkelerinizi, korkularını, kontrolcülüğünüzü bir tarafa bırakmalı, onları “asrın lideri” olarak yetiştirmelisiniz. O yüzden bu yazı sizin farkındalığınız olsun; değişime dair bir şeyler yapmanız gerektiğini hatırlatan vicdanınızın varlığını hissettirsin.
Bu yazıdan sonra da eğer vicdanınız el veriyorsa, dilediğinizi yapabilirsiniz!
Seçim sizin…
Vicdan ve merhametin (de) temsili, Efendimiz’e (s.a.v) selam olsun…