Çocuklara birer bardak yem aldım. Güvercinlerin peşinde koşuşturuyorlar. Gülücükleri araba kornalarına karışıyor. Taşların arasında doğayla iletişim kurmaya çalışıyorlar. Yem satan teyzenin yanına çöktüm. Nerelisinden başladı muhabbetimiz. Tunceliliymiş. Arada çok güzel Alevi deyişleri mırıldanıyor.
Bir ara kızgın kızgın söylendi.
-Bak hele bak.
Önce anlamadım, sonra baktığı yere baktım. Genç bir kız muhtemelen sevgilisine sokak ortasında bağırıp çağırıp hakaret ediyor.
-Kadın kısmı bunu yapar mı? Edep yok, edep…
Dediklerini önemsemeden çocuklara bakıyorum. O devam etti.
-Açılıyor saçılıyor, sonra adamına dikleniyor. Bizim oralarda yolda önüne geçilmez erkeğin. He dağ gibidir kadın. Her şeyi çoluğu çocuğu sarıp sarmalar. Aca açlığa katlanır. Ses etmez. Erkeğin onuru, namusu, gururudur. O öyle olunca adamı ayakta durur. Yıkılmaz. Çoluna çocuğuna bakar. Herifi cümle cemaat içinde böyle rezil edersen aha önce sen yıktın, nereye yaslanır. Kadın ekmektir, aştır, berekettir. Bunların evinde berekette olmaz.
Benim köşemin adı “Bütün bunlar hep şiir işte” değil mi? Teyze şiir konuşuyor sanki, Anadolu’nun mayası bu, toprağı bu, insanı bu diyorum. Teyze senin beyin nerede neyler diye soruyorum. Net bir cevap, katı delikanlı bir surat:
-Öldü hayırsız, az çektirmedi.
-Allah rahmet eylesin.
Aklıma televizyonda şiir programı yaptığım günlerden bir anı geldi. Erdem Bayazıt’ın “Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair” şiirini okumuştum.
Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş,
soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir
onlar sardın mı umut gibi.
Kamera arkasındaki çocuk şiir bitince “Ahmet Arif bu değil mi hocam, ne güzel yazmış” demişti. Bende yok Erdem Bayazıt deyince çocuk güzel bir cevap verdi:
-Olsun ikisi de bu toprağın şiirini yazmış.
Biz buralıyız. Biz yerliyiz. Şiiri şarkıyı bir söyler aynı kızar, aynı sever, aynı söveriz. Israrla değiştirmeye çalışanlara bir küçük not: “İşiniz çok zor.”