“15 Temmuz Darbe Girişimi”nin üzerinden dokuz aydan fazla zaman geçti. O alçak darbe girişimini planlayan, girişime iştirak eden, destek veren hainler ise bir bir yargılanmaya başladı. Tabii asıl elebaşları, beyin/siz takımı, İsrail beslemesi, Amerikan uşağı olanlar hâlâ Batı kapılarında yal/l/anmakla meşguller!.. Salyalarını akıtarak onlardan gelecek bir kemiği ve daha sonraki ihanetler için verecekleri emri bekliyorlar.

Bugünkü asıl konumuz, şu anda yakalanıp hapse tıkılmış ve yargılanmaya başlamış haysiyetsiz hainler!.. Bu memlekette içtikleri su, aldıkları her nefes haram olan şahsiyetsiz hainlerin mahkemelerde yaptıkları savunmaları duydukça kanım donuyor.

Sanki darbeye kalkışmamışlar, 249 kişinin şehadetine, binlerce kişinin gazi olmasına, ülkedeki güven ortamının kaybolmasına hizmet etmemişler gibi saf, masum, vatansever ayaklarına yatmaları yok mu? İnsan çıldırıyor, bu yaratıkların pişkinliği karşısında kahroluyor.

Cumhurbaşkanı’nı almaya giden eski general, görevinin Cumhurbaşkanı’na refakat etmek olduğunu, onu sağ salim Ankara’ya getirmekle görevli olduğunu söylüyor. Kesinlikle suikast gibi bir görevinin olmadığını ekliyor. Olayın emir komuta zinciri içinde olduğunu düşündüğünü söylüyor. Hatta kendilerinin tuzağa düşürüldüğünü, bu sebeple Cumhurbaşkanını alamadıklarını söylüyor. Tez elden tuzağa düşürenler yakalanıp idam edile, bu general bozuntusu ise serbest bırakılıp kendisinden af dilenile!.. Allah’ım bize sabır ve metanet ver!..

Timde yer alan astsubay Kuzu, utanmadan mahkemeden bir doların kendisinde koleksiyon için bulunduğunu ve iade edilmesini istiyor. Pişkinliğe bak!.. Rabbim, sana geliyorum!..

Ömer Halisdemir’i şehit eden terbiyesiz, yaptığının nefsi müdafaa olduğunu, kim olsa aynı şeyi yapacağını söylüyor. Neredeyse “Asıl Ömer Halisdemir suçlu, mezardan çıkarın asıl onu yargılayın.” diyecek. Bunlar, hâlâ konuşturuluyor, savunma adı altında hâlâ propagandalarını yapıyorlar. Koskocaman generallerin, albayların, yarbayların, subayların darbe girişiminden haberleri yok ve o gün hiçbiri basını takip etmemiş, yaşananları hiç anormal karşılamamışlar. Kendi silah arkadaşlarını, vatandaşlarını, hükûmet yetkililerini derdest etmek, vurmak, öldürmek hiçbirine anormal gelmemiş; hepsi yaptığının askerî bir görev olduğunu düşünmüş.

Kars ve Ardahan’da tüm askerler sokaklara çıkmış, kamu binaları kuşatılmış, tanklar yürümüş; başındaki general hâlâ darbe olduğunu düşünememiş. Üstelik de darbeciler tarafından sıkıyönetim komutanı olarak görevlendirilmesine rağmen… Daha da ötesi mahkeme başkanının, “Fetullah Gülen sizce terörist midir?” sorusuna “Devletim öyle diyor.” diye cevap veriyor. Yani bunca yaşananlara rağmen, o Lanetullah’ı terörist olarak nitelendiremiyor. Çok saygılı ve ince düşünceli adam(!) vesselam, dili varmıyor hiç kimseye terörist demeye!..

Birçoğu da darbenin emir komuta zinciri içinde olduğunu düşündüğü için iştirak ettiğini söyleyerek savunma yapıyor. Bu nasıl savunma ya hu!.. Emir komuta zinciri içinde olunca darbe yasal ve koskocaman subayların da koyun gibi buna uyması normal mi oluyor?

Daha fazla eziyet etmeyelim bu masumlara, mazlumlara; salıverelim gitsin!.. Hatta hepsinden özür dileyelim, içeride kaldıkları süreler için yüklü tazminatlar verelim, 15 Temmuz’daki hizmetlerinden dolayı madalyalar takalım bu kanı bozuk darbecilere!..

Mahkeme başkanlarının bunların saçmalıkları karşısında çok yumuşak olmalarını, onları sıkıştıracak sorular sormamalarını, onların pişkinlikle söylediği her sözü ağızlarına tıkıp bir daha konuşamayacak hâle getirmediklerini gördükçe daha da öfkeleniyorum.

Ey mahkeme reisleri, siz normal insan yargılamıyorsunuz!.. Kendi vatandaşlarını şehit etmiş, kendi meclisini bombalamış, kendi ülkesini Batı’ya peşkeş çekmeye kalkmış Lanetullah’ın köpeklerini, hainleri, darbecileri yargılıyorsunuz!.. Ona göre davransanız diyorum!..