Trakya Üniversitesi, pazartesi günkü, ‘YÖK, Trakya Üniversitesi Yusuf Çapraz UBYO’yu mercek altına almalı!’ başlıklı köşe yazım hakkında düzeltme metni gönderdi.
Metni, tekrar kısımlarını çıkartarak olduğu gibi yayınlıyorum…
“Derya KULOĞLU’nun görev yaptığı Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gümrük İşletme Bölüm Başkanlığını yapmış olup şu anda Üniversitemizde çalışmamaktadır.
Derya KULOĞLU Doç. Dr. Güneş YILMAZ’ın bölüm başkanı olduğu dönemde ısrarla bölüm başkanı olarak kendisinin atanmasını istemiştir.
Ancak Derya KULOĞLU Doktor Öğretim Üyesi olup bölümde Doçent var iken bölüm başkanı olması yasa gereği mümkün değildir. İlgili Yasa hükmü kendisine bildirilmiş ve “Gümrük İşletme Bölüm Başkanlığının tarafınıza verilmesi gerektiği isteminize ilişkin olarak; bu hususta 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 21.maddesi göz önünde bulundurulmalıdır.
Söz konusu yasal düzenleme “Bölüm başkanı; bölümün aylıklı profesörleri, bulunmadığı takdirde doçentleri, doçent de bulunmadığı takdirde yardımcı doçentler arasından fakültelerde dekanca, fakülteye bağlı yüksekokullarda müdürün önerisi üzerine dekanca, rektörlüğe bağlı yüksekokullarda müdürün önerisi üzerine rektörce üç yıl için atanır. Süresi biten başkan tekrar atanabilir.” şeklindedir.
Yardımcı Doçent olmanız göz önünde bulundurulduğunda 21. madde uyarınca bölümünüzde ancak profesör yahut doçent ünvanlı öğretim üyesi olmadığı takdirde bölüm başkanı olarak seçilebilecek adaylar arasında yer alma şansınız olacaktır.” şeklinde cevap verilmiştir.
Derya KULOĞLU ayrıca Doç. Dr. Güneş YILMAZ’ın bölüm programına koyduğu derslerle yetkisini kötüye kullandığından bahisle şikâyette bulunmuştur.
Derya KULOĞLU’nun şikâyeti üzerine Güneş YILMAZ hakkında ceza soruşturması yapılmış ancak Danıştay kararıyla Derya KULOĞLU’nun iddialarının doğru olmadığına ve suç unsuru bulunmadığına karar verilmiştir.
Derya KULOĞLU, 11 farklı yerde çalışmış olup, her Üniversitede soruşturmalar geçirmiş ve cezalar almıştır.
İdaremiz Derya KULOĞLU’nun şahsı üzerinde hukuka aykırı, haksız bir karar vermemeye çalışmış olup, verilen kararlar soyut, asılsız, yanlış beyanatlara göre değil, somut, gerekçeli olarak verilmiştir.
Kaldı ki Derya KULOĞLU’nun başkaca kişiler hakkında yapmış olduğu şikayetler de geciktirilmeksizin değerlendirilmeye alınmış ve Derya KULOĞLU’nun şikayetleri doğrultusunda da ilgili kişiler hakkında soruşturmalar yürütülmüştür.
Derya KULOĞLU’nun Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürlüğünde müdür odasına girerek Prof. Dr. Adil OĞUZHAN ile tartıştığı, adı geçeni tehdit ettiği ve eşyalara zarar verdiği yönünde iddiaların Rektörlüğümüze ulaşmasını takiben 26.05.2017 tarihli E.133521 sayılı yazımız ile soruşturma başlatılmış ve soruşturmayı yürütmek üzere öğretim üyelerinden oluşan bir komisyon görevlendirilmiştir.
Dosya kapsamında olay gününe dair tutanak, dağıtılan oda ve kırılan eşyaların fotoğrafları, polis merkezi amirliğinde olay hakkında Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Adil OĞUZHAN ve diğer personellerin verdiği ifadeler gönderilmiştir
Soruşturma raporu 29.06.2017 tarihli üst yazı ekinde Rektörlüğümüze sunulmuştur. Raporun sonuç kısmında soruşturulan davacının eyleminin 2547 sayılı Yasa’nın 53/b (6/b) maddesindeki “Amire, iş arkadaşlarına, personeline, hizmetten yararlananlara veya öğrencilerine fiili saldırıda … bulunmak” kapsamında yorumlanabileceği belirtilmiş, maddi unsurlara yönelik eylemde bulunulduğu göz önünde tutularak kademe ilerlemesi ile tecziye edilmesi önerilmiştir.
Yani soruşturmacı tarafından soruşturulanın eylemi ile örtüşen fiil ve (asıl) ceza belirlendikten sonra bunun bir derece altı olan cezanın verilebileceği teklif edilse dahi Yasa gereği cezanın hafifletilmesi yetkisi asıl cezayı vermeye yetkili makama aittir.
Soruşturma komisyonu tarafından davacının eylemi ile örtüşen fiil 2547 sayılı Yasa’nın 53/b (6/b) maddesindeki “Amire, iş arkadaşlarına, personeline, hizmetten yararlananlara veya öğrencilerine fiili saldırıda … bulunmak” olarak belirlenmiştir.
İşbu eylem Kamu Görevinden Çıkarma cezasına (asıl ceza) sebebiyet vermektedir. 2547 sayılı Yasa’nın 53/Ç maddesinin c fıkrasında yer alan “Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir” hükmü gereğince dosya 25.08.2017 tarihli E.76736 sayılı yazımız ile asıl cezayı vermeye yetkili makam olan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na Yüksek Disiplin Kurulu’na sunulmuştur.
İşbu yazımız da “Soruşturma neticesinde tanzim edilen raporda eylemin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53-b/6-b’de “Kamu Görevinden Çıkarma” başlığı altında tanımlanan “Amire, iş arkadaşlarına personeline, hizmetten yararlananlara veya öğrencilerine fiili saldırıda veya cinsel tacizde bulunmak” fiili ile örtüştüğü kanaatine varıldığı ancak bir alt cezanın verilebileceği bildirilmiştir.” şeklinde yazılmıştır.
Yani Yüksek Disiplin Kurulu’na yazılan yazımızda soruşturma raporundaki teklif aynen yazılmış hatta raporda yazan bir alt cezanın verilebileceği teklifi de sunulmuştur.
Yüksek Disiplin Kurulu’nun 22.02.2018 tarihli 2018/14 sayılı kararı 06.04.2018 tarihinde Rektörlüğümüze tebliğ edilmiştir.
Söz konusu kararda özetle 24.05.2017 tarihinde Prof. Dr. Adil OĞUZHAN’ ın odasına geldiği, tarafların tartışma yaşadığı, bu tartışma esnasında davacının Prof. Dr. Adil OĞUZHAN’a yönelik fiziki bir müdahalesinin olmadığı, ağır ruh haliyle ortalığı dağıttığının anlaşıldığı bu nedenle 2547 sayılı Yasa’nın 53/b (6/b) maddesindeki “Amire, iş arkadaşlarına, personeline, hizmetten yararlananlara veya öğrencilerine fiili saldırıda veya cinsel tacizde bulunmak” disiplin suçunun oluşmadığı belirtilmiş, Kamu Görevinden Çıkarma cezasi ile cezalandırılması teklifi reddedilmiştir.
2547 sayılı Yasa’nın 53/Ç maddesinde “Teklif edilen cezanın reddedilmesi halinde ilgili disiplin amiri ya da kurulu tarafından ret gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni işlem tesis edilebilir.” hükmü yer almaktadır. İş bu hükme dayanılarak Üniversitemizce yeniden işlem tesis edilmiş ve neticede 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmiştir.
Derya KULOĞLU işbu cezanın iptali için dava açmıştır.
Edirne İdare Mahkemesinin E:2018/1168, K:2019/484 sayılı kararı ile işlem iptal edilmiştir.
Gerekçe dikkat çekicidir; gerekçede Derya KULOĞLU’nun müdür ve diğer hocaları tehdit ettiği hususunda tanık ifadelerinin olduğu belirtilmiş ancak anksiyete krizi geçiren davacıya verilen “cezanın ölçülü olmadığı” belirtilmiştir. Yani Derya KULOĞLU’nun diğer öğretim üyelerini ölümle tehdit ettiği, müdür makamını dağıttığı sabittir. Yalnızca cezanın ölçülü olmadığına hükmedilmiştir. Mahkeme kararına İdaremizce itiraz edilmiş olup istinaf mahkemesi kararı beklenmektedir.
Derya KULOĞLU’nun gözlem altına alınması hususu Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uygun görülen lüzum üzerine re’sen yani Savcılık tarafından kendiliğinden alınmış bir karardır. Söz konusu bu kararda Üniversitemizin herhangi bir dahili mevcut değildir.
Derya KULOĞLU Üniversitemiz Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürlüğü doktor öğretim üyesi kadrosunda yer almış olup son olarak fiilen İpsala Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü’nde görev yapmıştır. Görev süresi 07.03.2019 tarihinde dolmuştur.
Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Atama ve Yükseltme Ölçütleri Yönergesi’nin 4.maddesinin c fıkrasında doktor öğretim üyesi kadrosuna yeniden atanma şartları şu şekilde belirlenmiştir: “Bulunulan Yardımcı Doçent kadrosuna yeniden atanabilmek için Yardımcı Doçentliğe yapılan son atamadan itibaren geçen üç yılda Ek-1’deki puanlama sisteminden Tıp Fakültesi için 1/4’ü A grubunda tanımlı faaliyetlerden olmak üzere 25; diğer fakülteler/yüksekokullar/Devlet Konservatuvarı/meslek yüksekokulları/enstitüler için Ek 1’de yer alan yayın ve faaliyetlerden 25 puanı elde etmiş olma şartı aranır.”
Derya KULOĞLU’nun çalışmalarının 21 puana tekabül ettiği tespit edilmiş ve yukarıda yazılı yasal şartı sağlayamadığından yeniden ataması yapılamamıştır.
Hâlihazırda Üniversitemizde çalışmamaktadır. Haberde yer aldığı üzere kendisi emekliliğini istememiş veya Üniversitemizden emekli olmamıştır.
Derya KULOĞLU şikayet dilekçeleri ve basın yoluyla asılsız ve dayanaksız iddialarda bulunmakta, kamu görevlisi kişileri bu şekilde zan altında bırakmaktadır.
İddialarının aksi belgelerle ispatlanmaktadır.