Tevazu, insanı insan yapan; onu güzelleştiren şeydir.
Tevazu ile alçaldıkça yükselirsin.
Alçak gönüllülük en güzel süs iken kibir ne kötü bir yüktür.
Giydiklerimiz, yediklerimiz, nerede yaşadığımız, ne kullandığımız, nasıl yaşadığımız...
Bunların hiçbirinin bir önemi yok.
Mevlâna'nın dediği gibi: "Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok; nice elbiseler gördüm içinde insan yok."
İnsan olmadıktan sonra ne olduğunun ne önemi var?
Ne yazık ki çoğu zaman insanlar kıyafetlerine, statülerine, makamlarına ve mevkilerine göre değerlendiriliyor.
Oysa kişiliğine ve tevazusuna göre değer görmeli insan.
Kibirli insanların kibrine çanak tutmamak gerek.
İnsana yakışan tevazudur; çünkü tevazu yüceltir, kibir alçaltır.
Bir de tevazu görünümlü kibir vardır ki kolay kolay anlaşılmaz.
Bu özelliğe sahip kimseler konuşurken ne kadar da mütevazı sanırsın ama biraz sohbet edince şişkin egosu ile yüzleşirsin.
Aslında insanın bu kadar kibirli olmasını gerektirecek bir durum da yok.
Bu kadar aciz bir varlık, neyine güvenerek kibirlenir; anlamak zor.
Tevazu insana huzur ve mutluluk getirirken kibir insanı yalnızlığa ve mutsuzluğa sürükler.
Gerçek tevazu, başkalarını küçümsemeden onlara değer vererek yaşamaktır.
Başkalarını küçümseyenler kendileriyle sorun yaşayan kimselerdir.
Ancak sorunlu olanlar, kendilerini değersizleştirmiş olanlar başkalarını değersizleştirir.
Tevazu sahibi insanlar çevrelerine pozitif enerji yayarlar.
Onların bulunduğu ortamlarda huzur ve sükûnet hâkim olur.
Kibirli insanlar ise sürekli bir rekabet ve gerilim yaratırlar.
Bu nedenle tevazu ile yaşamak hem kendi hayatımızı hem de başkalarının hayatını güzelleştirir.
Tevazu, insanın içindeki en derin ve en değerli erdemlerden biridir ve insanı o kadar güzelleştirir ki...
Bu erdemi taşıyan insanlar, gerçek anlamda büyüklüğe ulaşırlar.
Kibir ise geçici ve yanıltıcı bir üstünlük duygusudur.
Kibirle yükseldiğini sanırsın; oysa alçalıyorsundur.
Sonuçta tevazu ile yükselir, kibir ile düşersiniz.
Tevazu ile insanlaşır, kibir ile şeytanlaşırsınız.
Hayatımızı anlamlı kılan, tevazu ile attığımız adımlardır.
Gerçek zenginlik, içimizdeki tevazu ile ölçülür.
Tevazu, insanı insan yapan en önemli değerlerden biridir.
Bu değeri kaybetmeden yaşamaktır aslolan.
Tevazu ile dolu bir yaşam bizi hem manevi hem de sosyal anlamda yüceltir.
Tabii amaç alçalmak değil yükselmekse...