“Erkek erkektir, kadın kadındır. Rusya Federasyonu'nun geleneksel dini ve ahlaki değerlerini koruyacağız. Batı'nın Toplumsal Cinsiyet müstehcenliğine izin vermeyeceğiz”
Bu sözler Rusya Devlet Başkanı Putin’den…
Başkan Erdoğan’ın da benzer beyanatları vardır.
Çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarında, “Kadın erkek eşitliği fıtrata terstir. Kadınların ihtiyacı eşitlikten ziyade eşdeğer olmaktır”
“Kadını ve erkeği, diğer tüm vasıflarından önce insan olarak görmeyen herkes, Ortaçağ Avrupası’nın, Cahiliye dönemi seviyesinin ötesine geçememiş demektir. Dünya bu karanlık dönemleri geride bırakalı çok oldu” diyerek kadın erkek eşitliği meselesine bakış açışını ve bu hususlardaki düşüncelerini ifade etmektedir.
Ve fakat…
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Erdoğan’a rağmen Türkiye’nin birçok üniversitesinde ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ eğitim programları hâlâ devam etmektedir.
Hâlbuki Milli Eğitim Bakanlığı 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Hedefleri Listesi'nden Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersini, gelen tepkiler üzerine kaldırmıştı.
YÖK Başkanı Yekta Saraç da 2019 yılında, Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’nde değişiklikler yapılacağını, belgeden toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının çıkarılacağı, kadın çalışmalarına ait derslerin içeriğinin ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ yerine ‘Adalet Temelli Kadın Çalışmaları anlayışı içerisinde belirlemeye ve verilmekte olan ders, konferans ve seminerlerde Türk toplumunun aile kavramı başta olmak üzere sahip olduğu üstün değerlerin öne çıkarılmasına özen gösterilmesi gerekmektedir” diyerek tutum belgesinde bir güncelleme yapacaklarını açıklamıştı.
Ve fakat Üniversiteler bu hususta işi ağırdan almaktadırlar.
Karar ve açıklamaya rağmen üniversitelerin 2019 yılından bu yana pek çoğunda, ‘Adalet Temelli Kadın Çalışmaları’ güncellemesi yapılmış değildir.
Türkiye de Rusya Federasyonu’ndan belki de daha sistemli ve kapsamlı bir şekilde sinsi Toplum Cinsiyet eşitliği eğitim tehditleriyle karşı karşıyadır.
2021 yılında evlenen 562 bin çiftin 174 Bini boşanmıştır.
Son 20 yılda evlenme yüzdesi 20’ye düşerken boşanma yüzdesi 47’ye yükselmiştir.
Merak ediyorum, 20 yıl önce ‘kadına karşı pozitif Ayrımcılık’ ve ‘Kadının Beyanı Esastır’ fikrini ortaya atan her kimse bugün gelinen bu noktadan memnun mudur?
Bakın, durumumuz daha da vahim bir hal almaktadır…
Bir internet sitesinde, “10 yaşındaki bir erkek çocuğundan futbol veya basketbol oynamasını beklersiniz, yaramazlık yapmasını beklersiniz veya sürekli arkadaşlarıyla vakit geçirmesini beklersiniz. Ama bir yetişkinden çok daha iyi makyaj yapabilmesini beklemek?” denildikten sonra özenle makyaj yapmış 10 yaşındaki erkek çocuğunun resimleri veriliyor.
Haberin başlığı “Herkesi Şaşırtan Makyaj Yeteneği ile İnternet Dünyasını Sallayan 10 Yaşındaki Jack…”
İsim şimdilik Jack…
Yarın resim yabancı bile olsa, Türk çocuğu ismi yazacak ve makyajlı resimlerini diğer çocuklarımızı özendirmek için kullanamaya başlayacaklar.
Tehlikenin farkında mıyız?