İlk Cihan Harbi’nin başlangıcından itibaren Osmanlı çok sayıda cephede “bin bir başlı” kartalla mücadele veriyordu. Kafkaslarda ise yeni bir düzen kuruluyordu. Çarlık Rusya’sının yıkılması sonrası, Rus orduları bölgeden çekilmiş ve bağımsız devletler kurulmuştu. Bunlardan biri de 28 Mayıs 1918 tarihinde kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti olmuştu. İlk Cumhurbaşkanı ise “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözüyle zihinlerimize kazınan Mehmet Emin Resulzade olarak kayıtlara geçmişti. Tabii, her dönemin fitnesi “İngiliz aklı” Kafkasya’da da boş durmuyordu. “Petrol azmanı” olan İngilizler ne yapıp edip bölgeyi karıştırdı. “Millet-i Sadıka”lığı terk ederek Çarlık Rusya’sının kullanışlı aparatı haline gelen Ermeniler (komitecileri kastediyorum)bu seferde İngiliz aklının hizmetine girdi.

*****

“Uzun bacaklıların” desteğini alan Ermeniler, Azerbaycan topraklarına saldırdı. Yapılan katliamlarda binlerce Azeri Türk’ü hunharca şehit edildi. Merhum Resulzade, hızlanan katliamlar üzerine Osmanlı’dan yardım istedi. Neredeyse tüm cephelerde kazansak da “birlikte” yenildiğimiz Almanlar, Osmanlı ordusunun her hareketini takip ettiği için dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa ayrı bir ordu kurulmasını başına da 28 yaşındaki kardeşi Nuri Paşa’yı (Killigil) getirmeyi planladı. 28 yaşında olduğuna bakmayın Nuri Paşa o yaşa kadar Kuzey Afrika başta olmak üzere birçok cephede başarılar kazanmış iyi bir komutandı. Neyse uzatmayalım; Kafkas İslam Ordusu adıyla 12 bin kişilik bir ordu kuruldu. Nuri Paşa ve askerleri hızla bölgeye vardı. Dağıstanlıların ve Azerbaycan Türklerinin desteğiyle 20 bin kişiye ulaşan Ordu, düşmanı çil yavrusu gibi dağıta dağıta Bakü’ye geldi. Bakü’ye girme hazırlıkları yapılıyordu ki, Payitaht’tan gelen haber tüm morali çökertti.

*****

Osmanlı Genelkurmayı’ndan çekilen telgrafta, Bakü’nün Ruslara verileceği petrolünü de Almanların alacağı yazıyordu. Neyse ki hayal kırıklığı kısa sürdü; Enver Paşa tarafından çekilen yeni telgrafta, “Büyük Turân İmparatorluğu’nun, Hazar kenarındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin zaptı haberini en büyük sevinçle karşılarım. Türk ve İslâm tarihi sizin bu hizmetinizi unutmayacaktır. Gazilerimizin gözlerinden öper, şehitlerimize Fatihalar ithâf ederim.” yazıyordu. Enver Paşa belli ki üstümüzdeki Alman dikkatini dağıtmak için böyle bir ters köşe yapmıştı. Kafkas İslam Ordusu bin 130 şehit vererek 15 Eylül 1918’de Bakü’yü Bolşevik Ermenileri ve İngiliz destekçilerinden kurtardı. Azerbaycan Türkleri bugün dahi 102 yıl önceki kurtarıcıları olan Ordu’ya ve Nuri Paşa’ya büyük bir muhabbet beslemektedir. Tezepir Camii’ndeki “Nuri Paşa minberi” ve Paşa’nın Gence’de konakladığı evin müze olarak faaliyet göstermesi buna kanıt olabilir.

*****

Türk milletine giydirilmek istenen deli gömleği olan Mondros’la Kafkas İslam Ordusu da dağıtılmış, Nuri Paşa İngilizler tarafından tutuklanmıştır. 1920 yılında Sovyet esaretine giren Azerbaycan Türklerinin şanlı bayrağı 1991 yılında tekrar dalgalanmaya başlamıştır. Bugün “kabadayıları” arkasına alan Ermenistan’ın Kafkasya’daki hasmane tutumu kim bilir 102 yıl sonra Mehmetçiği yeniden bölgeye götürür. Yazımın devamı nasipse haftaya gelecek. Kalın sağlıcakla..