Hep düşünmüşümdür; Batılı mıyız, Doğulu mu? Hatta ilk yazımı, üniversite yıllarımda kulüpsel aktivite adı altında çıkardığımız gazetede bu konu üzerine kaleme almıştım. Kendi çapımda yaptığım tahlillerim sonucu, Türk toplumunu ne Batı’ya ne Doğu’ya koyamayarak yazımı “Batı’nın Doğu’sunda, Doğu’nun da Batı’sındayız” diye noktalamıştım. Belki de bugünkü küreselcileri düşününce bu tespitim geçmişte kalan bir saptamadan ibaret düşünülebilir. Bunun üzerinde uzun uzuna durup asıl konuyu ıskalamak istemiyorum; yalnız yazımın ana teması da bundan çok vareste değil.

*****

Milyonlarca insanı yakından ilgilendiren asgari ücretin 2021 yılı miktarını belirlemek için Asgari Ücret Tespit Komisyonu nasipse ilk toplantısını 4 Aralık Cuma günü yapacak. Tabii ilk toplantının tarafların birbirini tartması şeklinde geçeceği aşikâr bir gerçek. Sonraki toplantılarda herkes eteğindeki taşı dökecek ve sonunda bir karara varılacak. Merak edenler için kısaca yazayım: Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi sendikasından 5, işveren sendikasından 5, hükümeti temsilen de 5 kişi olmak üzere toplam 15 kişi bulunuyor. Hükümet, tarafların uzlaşmasını arzulasa da ihtilafın olduğu durumlarda masaya ağırlığını koyabiliyor. Bu sene ki toplantıların çok tartışmalı geçeceğini düşünüyorum; çünkü salgının ekonomiye etkisi her kesimi etkiledi. İşveren ‘kepenk kapatmamak’ için asgari ücrete ‘asgari’ zam olmasını arzularken, işçiler pahalılaşan hayat şartlarında geçimini sağlayabilmek kaygısıyla haklı olarak azami zam bekliyor. Hükümet tarafı ise bu zor denklemde iki tarafın da gönlünü edecek bir çözüm aramak durumunda.

*****

Ülkemizde yaklaşık 14 milyon kayıtlı işçi bulunuyor. Bu emekçilerimizin yaklaşık olarak yüzde 40’ı asgari ücretle çalışıyor. İşte tam da bu yüzden her sene aralık ayı aynı tartışmalarla geçmekte. Böyle olması doğal; çünkü asgari ücretle çalışan emekçi sayısı düşünüldüğünde asgari ücretin ‘normal ücret’ halini almaya başladığını söyleyebiliriz. Buradan yola çıkarsak, Batı toplumunda tabana yayılan refah seviyesi ne yazık ki ülkemizde tesis edilebilmiş değil. Örneğin; asgari ücretli işçilerin genele oranında ülkemize en yakın seviyede yüzde 19,2 ile Slovenya bulunurken sonraki sırada yüzde 16,8 ile Portekiz bulunuyor. Bu oran Avrupa’nın büyük ülkeleri İngiltere’de yüzde 4,9 ve Fransa’da yüzde 8,3. Sömürge zihniyetine atıfla belki Fransa ve İngiltere’ye bir açıklama yapabilirsiniz; fakat onlarca diğer Batılı ülkeyle olan farkı nasıl yorumlayacağız? Evet, halkı müreffeh kılacak petrolümüz ve doğalgazımız yok; lakin Rusya’nın ve Orta Asya’daki kardeş ülkelerin var da ne oluyor? Halk yine geçim sıkıntısı içinde..Yani bu yönümüzle Doğulu sayılabiliriz..En özenmeyeceğimiz kültür konusunda ise Batı’dan daha Batılıyız Maşallah!

*****

Tarihin en büyük devletlerini kurduğumuz doğrudur; ancak en müreffeh toplumu ne yazık ki olamadık. Bunun üzerine bin bir türlü yorum yapılabilir, onlarca neden sıralanabilir; fakat sonuç değişmez. Nasıl düzelir bilmiyorum; ama başlangıç adımı bu gerçeği kabul etmekten geçiyor… Güçlü devlet ile zengin milleti bir arada görebilmek niyazımla..Kalın sağlıcakla..