Sanatçı kimdir, sanatçı kime denir diye bir soru sorsam… Muhtemelen sanata bakış açımıza, sanata yüklediğimiz anlama göre farklı tanımlamalar yapılacaktır. Ancak TDK’nin yapmış olduğu şu tanım ise herkese hemen hemen makul gelecektir sanırım:
Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse, sanat adamı, sanat eri, sanatkâr.
Yani bir kişiye sanatçı demek için kişinin bir yaratıcılığının olması, eser vermesi gerekmektedir. Tabii, eser diye ortaya koyduğunun sanat olarak kabul görmesi için de belli kıstasları yerine getirmesi şarttır, yoksa kafasına göre eser ortaya koyan herkes de sanatçı olarak nitelendirilemez.
Ancak ortaya koyduğu hiçbir eser olmayan, ülkemiz ve milletimiz adına hiçbir değer üretmeyen pek çok kişi ülkemizde “sanatçı” payesi alıyor ve boyalı basının cilalayıp parlatmasıyla milletin sırtından milyonlar kazanıyor.
Vücudundan başka sergileyebileceği hiçbir şey olmayan birçok kişi manken, oyuncu vb. sıfatlarla sahne alıyor ve ülkemin ortalama insanın ömür boyunca bir araya getiremeyeceği parayı birkaç saat içinde götürüyor. Ne ürettin sen sanat adına? Hangi yaratıcılığınla fark oluşturdun? Farkın ne ülkemin diğer insanlarından? Vücudun ise, onu sen yapmadın; Allah’ın vergisi… Senin bedeninden çok daha güzel bedene sahip olup da ulu orta sergilemediği, bunu zul gördüğü için asgari ücrete talim eden yüz binler var.
Bel altı yaptığı esprilerle, ortalama milletimizin kullanamayacağı kelimelerle gösteri yaptığını zanneden, milletimizin genelinin o konuşurken yüzü kızarmadan dinleyemeyeceği diyaloglarla şaka yaptığını zanneden tipler, yıllarca büyük sanatçı olarak lanse edilip tek gecede milyonları götürmesine ve semirdikçe millete tepeden bakmasına, milletin değerlerine yabancılaşmasına ve milletin tercihleriyle dalga geçmesine şahit olduk.
Yine insandan çok hayvana benzeyen tiplemeleriyle, kaba saba esprileriyle, Türkçeyi katletmesiyle meşhur tiplerin de seri hâlinde filmler çekip üç beş reklamla şişirilip milyonları götürmesine katkı sunduk çeşitli şekillerde…
Daha bunlar gibi yüzlercesi… Biz gerçek sanat ve sanatçı yerine bunlara değer verdikçe bunlar, iyice zıvanadan çıktı… Normal şartlarda selam verip kendini değerli hissettirmememiz gereken soytarılar, sanatçı adıyla güzel ülkemde gündem belirler hâle geldi.
Cem olması gereken milletimizin arasına yılmaz bir şekilde fitne tohumları ekip milletimizin ayrışması için uğraşıp milletin ekserisinin karşısında saf tuttular.
Şahan olup millete gökten bakar oldular, milleti küçümseyip milletin değerleriyle ters düştüler, milletin tercihlerinin tersine algı operasyonuna giriştiler.
Ancak ben asıl suçu, sirkte bile oynatılmayacak kadar beceriksiz, üretmeden tüketen bu soytarılarda değil; onlara değer verip destekleyen bizim cenahta görüyorum.
Bu konuda başta da Cumhurbaşkanımıza kırgınım, bunların birçoğuna gereğinden çok fazla değer verip muhatap kabul ettiği için…
Yine bunları hâlâ çeşitli etkinliklere çağırıp nemalanmalarını sağlayan Ak Partili ve MHP’li belediyeleri, belediye başkanlarını da kınıyorum. Size ve sizin temsil ettiğiniz insanlara fersah fersah uzak, hatta düşman olan bu soytarıları niye maddi manevi desteklemeye devam ediyorsunuz.
Bu konuda somut adım atan Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı’yı ise canı gönülden tebrik ediyorum. İnşallah aynı şuur, bilinç ve hassasiyeti diğer belediye başkanları ve devlet adamları da gösterir.
Bizim sanatçımız mı yok ki ramazan etkinliklerinde bile hep bize uzak olanları tercih ediyorsunuz programlar için… Bunlarla halkı kucakladığınızı, millete şirin göründüğünüzü sanıyorsanız büyük bir yanılgı içindesiniz. Zaten kendileri de her fırsatta karşınızda yer alarak size karşı algı operasyonları yaparak bunu gösteriyorlar.
Siz İzmir Belediyesi’nin Mustafa Demirci’yi, Eskişehir Belediyesi’nin Mehmet Emin Ay’ı, Bakırköy Belediyesi’nin Aykut Kuşkaya’yı, Beşiktaş Belediyesi’nin Hasan Sağındık’ı, Edirne Belediyesi’nin Sezai Karakoç’u, Muğla Belediyesi’nin Nurullah Genç’i, Şişli Belediyesi’nin Uğur Işılak’ı programlara çıkarıp maddi ve manevi desteklediğini, kendi cenahına bunlarla hitap ettiğini hiç gördünüz mü?
Ya da aynı belediyelerin Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Erdem Beyazıt, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu programları tertip edip bunların tanıtımına katkı sunduğuna şahit oldunuz mu? Böyle bir şey göremezsiniz, yapan olsa da göstermelik bir tane yapar, sonrası gelmez.
O zaman bizdeki bu kompleks nedir? Bir an önce kendimize gelmeli, bize değer vermeyenlere değer vermekten vazgeçmeli, bizi düşman görenleri kendi ellerimizle besleyip büyütmekten vazgeçmeliyiz.
Merak etmeyin ayrıştıran biz olmayız, zaten onlar buldukları her fırsatta bizimle ayrışıyor.
Biz dik durur, olduğumuz gibi görünür, göründüğümüz gibi olursak hem daha saygın olur hem de kendimizden taviz vermemiş oluruz.
Selam ve dua ile…