“Kendimi böyle bir sona hazırlamamıştım. İyi bir insan olmaktı dileğim, başaramadım. Saatlerce, günlerce yazabilirim ancak bu hiçbir şeyi geri getirmez. Ben, şu saatten sonra eşimin, evlatlarımın, dostlarımın yüzüne bakamam.
Kimse tamamıyla suçlu değildir lakin başkalarına söylediğim, ‘kendimize yakışanı yapalım’ düsturunu kendim için tutamamış olmama gerçek bir pişmanlığım var. Beni seven, beni gözeten tüm dostlarıma, hassaten kahrımı çeken eşime ve evlatlarıma hayırla kalın diyorum.”
Bu mesajlardan kısa bir süre sonra bir can gitti… İnanan bir adam, inançlı bir adam intihar etti. Hem de intiharın ne büyük bir günah olduğunu bilen imanlı bir adam…
Sosyal medya lincinin, insanların itibarlarıyla oynamanın, adaleti sosyal medyada aramanın sonucunda gitti bu can.
İnsanoğlu günah işlemeye meyyaldir, hangimizin günahı yok ki? Günahlarımız olduğu gibi tevbe kapıları da açıktır. Pişman olursak tevbe eder, Allah’tan affımızı diler ve bir daha günah işlememenin gayretinde oluruz.
Günahları ifşa etmek, insanların itibarı ile oynamak muhtemeldir ki genellikle o kişinin işlediği günahlardan çok daha büyük günahtır ve hiç de istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilir. Tıpkı İbrahim Çolak için hazırlanan son gibi…
Günah ve suçların elbette ki dünyada da bir karşılığı, bir bedeli, bir cezası olur, hatta olmalıdır. Günahların hukuk önünde bir suç olarak karşılığı varsa mahkemeler bunun için var, adalet mercilerine müracaat edersiniz ve suçlunun cezalandırılmasını talep edersiniz. Ortaya koyduğunuz deliller nispetinde de suçlu cezasını bulur. Ancak insanları ifşa yaftasıyla itibarsızlaştırmak, ailesine, sevdiklerine, çevresine karşı yerin dibine sokup onların yüzüne bakamayacak hâle getirmek insanlıktan çıkmaktır. Normalde bunu yapanları da insanların içine çıkamayacak kadar pişman olması gerekir ancak bunu yapanların genelde ar damarı çatladığı için, merhamet duygusu yok olduğu için, kalbi taşlaştığı için ölümüne sebep olduğu insanlardan sonra da vicdanı zerrece sızlamayacaktır.
İfşa adıyla sözde tacizci ve tecavüzcüleri hedef gösterenlerin hesapları, paylaşımları incelendiğinde belli kesimdeki tacizlere, tecavüzlere, ahlaksızlıklara kör, sağır, duyarsız oldukları hemen anlaşılıyor. Ülkede gündemi günlerce meşgul eden, insanlara bu kadar da olmaz dedirten taciz ve tecavüz olaylarında seslerinin hiç çıkmadığını, sosyal medyada hiç bahsetmediklerini görüyorsunuz.
Kısacası bunlar ilkesel olarak taciz ve tecavüzlere karşı değiller. Kendilerinden olmayanın yaptığı taciz ve tecavüzcülere karşılar. Tacizci ve tecavüzcü kendilerinden ise çapkın oluyor; tacize ve tecavüze uğrayan kadın da yollu oluyor.
Her gün biriyle yatanlar, her gün birinin yatağında uyananlar, önüne gelen her kadına yeni bir av gözüyle bakanlar, her yakışıklı erkeği kapmak için arsızca kendini pazarlayanlar taciz ifşasına başlamış; sosyal medyada adalet dağıtıyor. Ahlaksızlıkla savaşırken de ahlaksızlık yapıyorlar!..
Sosyal medyada ifşa adıyla itibar suikastı yapan kim varsa tespit edilip en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Bir kişinin hatası, yanlışı günahsa Allah’la kendi arasındadır; suçsa bunun cezasını kesecek mahkemeler ve adalet sistemi vardır.
Uzun zamandır sosyal medyada mahkemeler kurulup adalet(!) dağıtılıyor, birileri peşin olarak suçlu ilan ediliyor, bazılarının işlediği suçlar kahramanlığa dönüştürülüyor. Bu duruma bir an önce dur denmeli ve hükûmet, bu konuda acilen tedbirler almalıdır.
Giden bir canı ne getirebilir?
Bazıları yaptığı hatalara, işlediği günahlara Allah adına, sevdikleri adına utanabiliyor, ar ediyor; ya itibar suikastı yapan utanma duygusunu, insanlığını yitirmiş arsızlar, namussuzlar ne olacak?
Not: Yazar İbrahim Çolak’ı intihara sürükleyen hesabı kullanan kişinin İstanbul Barosu’na kayıtlı bayan bir avukat olduğu tespit edilmiş. Hesap hareketleri geçmişe yönelik incelendiğinde FETÖ’ye destek verdiği, başka erkeklere yürüdüğü hatta parayla başka erkeklere aleni birlikte olma teklif ettiği görülüyor. Böyle rezil bir kişinin başlattığı itibar suikastı ile bir kişi canına kıyıyor. Bu hesabın sahibi, cinayetten yargılanmalıdır!..