Bir futbol takımı olan Fenerbahçe’yi ve bir siyasi parti olan CHP’yi birbirlerine o kadar çok benzetmişimdir ki… Bana göre CHP, siyasetin Fenerbahçe’si; Fenerbahçe de futbolun CHP’sidir.

CHP ve CHP’liler; ülke gerçeklerinden, ülke insanının değerlerinden, ülkenin toplum dinamiklerinden o kadar uzaklar ki… Her işlerinde çifte standart var. Başkaları yapınca kıyameti kopardıkları şeyleri, kendileri için hep hak görüyorlar. Kendileri için sınırsız özgürlük isterken hep başkalarının özgürlüklerini kısıtlamışlardır.

Başörtüsü ve dinî değerler üzerinden yıllarca Müslümanlara zulmettiler ama hep de halktan ve Hak’tan yanaymış gibi göstermeye çalıştılar kendilerini. Herkesi kendileri gibi vicdan ve insani değerlerden yoksun sandıkları için kendi korkularından yıllarca başörtülülerin üniversitelerde ve iş hayatında yer almasına karşı çıktılar. Sebep, başı açıklar üzerinde baskı oluşurmuş. Böyle aptalca bir mantık olur mu? Olmayan bir şeyden dolayı başlarına gelebileceğini düşündükleri zulmü başkalarına yıllarca reva gördüler. CHP’nin ve CHP’lilerin hak, adalet ve özgürlük anlayışı bu kadar işte!..

Taksim’de yeri değiştirilen üç beş ağaç için ülkeyi kaosa sürüklediler, ekonomiye milyarlarca dolar zarar verdiler; kendilerine ait belediyeler ya da beyaz Türkler, eften püften sebeplerle ağaç katliamları yaptı, gıkları çıkmadı.

Hiçbir zaman ülke menfaati, kendi parti menfaatlerinin önüne geçmemiştir. Rusya’yla yaşanan son krizde bile “amasız” bir şekilde hükûmetin ve devletin yanında yer al/a/mamışlardır.

Şu bir gerçek ki, CHP’yi ve CHP’lileri kendilerinden başka seven yok. Çünkü her kesime bir şekilde zararları dokunmuştur. Her kesimin onlarla ilgili olumsuz bir anısı vardır. Azınlıktırlar ama sesleri hep gür çıkar.

Bir futbol kulübü olarak Fenerbahçe’ye bakıyoruz; diğer takımlardan, diğer takımlarıntaraftarlarından, takımsız futbolseverlerden o kadar farklılar ki… CHP, güttüğü siyaset tarzıyla ülkeyi, ülke insanını nasıl geriyorsa Fenerbahçe de başkanıyla, futbolcusuyla, fanatikleriyle ülke futbolunu, futbolseverleri sürekli geriyor. Sporu spor olmaktan çıkarıyor.

Hakem hataları sürekli kendi lehlerine olur ama yanlışlıkla bir kez aleyhlerine karar verilir, yer yerinden oynar. (Bakınız son Gaziantep maçı…) Başkanları mahalle kabadayısı gibi davranır, önüne geleni tehdit eder, kimse hesap soramaz. Futbolcuları sahada her çirkefliği yapar ama hakemler sahadan atamaz. Millî Takım kampında kalecileri Volkan’a birkaç kişi küfür eder, Volkan sahayı terk eder, millî maça çıkmaz. Kimse ‘’Volkan, ektiklerini biçiyor.’’ demez, diyemez. Hâlbuki Volkan, kendisine orada edilen küfürlerin kaç mislini sahadaki rakip futbolculara etmiştir.

Ama dedik ya futbolun CHP’si… CHP, kanlı geçmişine, yasakçı zihniyetine rağmen nasıl hep sütten çıkmış ak kaşık oluyorsa, kendini özgürlüklerin yılmaz bekçisi diye gösteriyorsa Fenerbahçe de tüm yaptıklarına rağmen mazlumdur, mağdurdur.

Ne diyelim ki… Rabbim, ya Hak tarafına geçtiğiniz ya da ilelebet Hakk’a boyun eğdiğiniz günleri görmeyi bu ülkeye nasip etsin.

(Yazarımızın bu yazısı daha önce Türkiye’de Vakit Gazetesinde yayımlanmıştır.)